Hoş geldiniz!

Benim derdim ne?

Muradım orada burada gördüklerimi, gözüme çarpanları ,gözüme batanları,gözden kaçanları, gözüme girenleri, özellikle basındaki Türkçe yazım ve söyleyiş detaylarını,habercilik hatalarını,sevaplarını yazıvermek...

Kimseyi kırmak,aşağılamak yok...

Eleştirilerin zekice ve efendice yapılanları kabulüm..

Saygılar...








ASALA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ASALA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Nisan 2016 Pazartesi

UNUTULMUŞ BİR SUİKASTIN ANATOMİSİ..

UNUTULMUŞ BİR
SUİKASTIN
ANATOMİSİ..
SANTA BARBARA SUİKASTI


Önce 1973 yılına dönelim.ABD’nin Los Angeles kentine yakın Santa Barbara kasabasında bir cinayet işleniyor.Öldüren ailesiyle gençken buralardan gitmiş yaşlı bir ermeni.Öldürülenler ise Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar  ve yardımcısı Bahadır Demir..Suikast,diplomatlara dost elini uzatırmış gibi görünüp pusu kuran yaşlı bir ermeninin günlerce önceden adım adım dakika dakika planladığı gibi gerçekleşiyor.Katil kaçmıyor,hatta otelin resepsiyonuna bile kendisi telefon edip (İki kişiyi öldürdüm,gelin) diyor.Oldukça sakin bir kasaba olan Santa Barbara’da hem oteldekiler hem polis ilk anda şoka giriyorlar.Yalnız onlar değil Ankara da şaşkın.Bu suikast,1920’lerdeki İttihat Terakki liderlerine düzenlenenlerden beri  Ermenilerce yapılan ilk eylem.Geçen yıl Berlin'deki Şehitlik Camiinde 1920'lerde öldürülen iki İttihatçının mezarını görmüştüm.1973 yılında TRT’de çalıştığım için Santa Barbara olayıyla daha yakından ilgiliyim.Bir de bu soğukkanlı  pusuyu ve failinin ruh halini merak ediyorum.Daha sonraları onlarca benzer saldırı olacak,hepsini bültenlerde verecektik.Hatta La Haye büyükelçimizi vuramayan Asala militanları onun gencecik oğlu Ahmet Benler’i vurunca  çok üzülmüştüm.Çünkü Ahmet Benler’le bu olaydan birkaç ay önce La Haye’de tanışmış,epeyce muhabbet etmiştim.Gencecik bir mühendisti.
İşte bu nedenlerle Haluk Sahin'in yazdığı Unutulmuş Bir Suikastın Anatomisi kitabının yayınlandığını duyunca hemen gidip aldım. Kitap 1973 yılında iki diplomatımızın Santa Barbara kentinde öldürülmelerini konu ediyor.Kitap mahkeme tutanaklarına ve FBI belgelerine dayandırılmış.Cinayete giden süreç ,katilin hazırlıkları ve mahkeme gayet detaylı anlatılıyor.Katil Gürgen Mıgırdıç Yanıkyan'ın ilk ifadesi,mahkemedeki sorgusu,jürinin seçimine kadar her şey ayrıntılı.Yanıkyan'ın avukatı James Lindsey davanın savcısı David Minier yargıç John Westwick,.jürinin kararı,verilen hapis cezası,hepsi.Yani 415 sayfalık  kitapta yok yok.Ama bir şey de yok.O da şu:Öldürülen diplomatların, ailelerinin  TC devletinin bir temsilcisi yok mahkemede,onlardan tek kelimeyle bile söz edilmiyor.Sadece yarım sayfa içinde Türk tanıklardan söz edilmiş.Böyle bir şey olabilir mi? Yani mahkemede aileleri ve devleti temsil eden kimse yok muydu?ABD mahkemelerini filmlerden biliyorum sadece.Ama mağdurların temsil edilmemesini aklım almadı.Haluk Şahin öyle boş bir adam da değil.Aklımda bu sorularla yayınevine bir mail attım.Cevap Haluk Şahin’den geldi.
İşte cevap:
“…Sorunuza benzer soruları başkaları da sordu. Bu yargılamayı Türkiye yalnızca bir gözlemci ile izlemiş. Zaten bunun siyasi olmayan bir cinayet davası olduğu tezi ağır basıyordu. Daha sonraki cinayetlerde de Türkiye'nin müdahil olmadığını görüyoruz, sanırım ta Orly katliamına kadar. Belli ki Dışişleri ve Türkiye bu yeni belaya hiç hazır değildi. Nedenlerini de kitapta ima etmeye çalıştım.34 diplomatı öldürülmüş bir ülkede bu konuda çıkmış ilk kitabın benimkisi olması da yeterince anlamlı değil mi?En iyi dileklerimle,Haluk Şahin”

Teşekkürler Haluk Şahin.Ama benim aklımdaki sorular bu yanıta rağmen tamamen gitmedi.Tamam Türkiye müdahil olmamış ama aileleri temsil eden bir avukat da mı yoktu?Neredeyse 353 sayfa tamamen mahkemedeki sorguya ayrılmış.İnanılmaz bir detay var burada.Ama demin de dediğim gibi ne sanığa,ne onun avukatına,ne savcıya,ne hakime soru soran,itiraz eden bir avukat (diplomatların veya ailelerinin) yok ortada Tek kelimeyle bile yok..Haluk Şahin mektubunda (ima etmeye çalıştım) demiş,iyi niyetine şüphe yok  ve emeğine şapka çıkartmak gerekiyor.Ama keşke kitabını okuyanın aklında bu soru işaretleri kalmasaydı.İma etmek yerine bir iki sayfa daha ekleseydi.
Olayı merak edenler için kitap gerçekten bir ilk ve çok bilgi veriyor.Öneriyorum.İyi okumalar…






16 Temmuz 2014 Çarşamba

Murat Belge,Edebiyatta Ermeniler,kafama takılan sorular...

Bu bir kitap eleştirisi değil birkaç not sadece....
Hevesle aldığım ama zor   bitirdiğim bir kitap oldu.Konu iyiydi.Türk edebiyatında azınlıklara yaklaşımın bir kanadını öğrenirim diye aldığım kitapta bir toparlayamama durumu gördüm.Çeşitli tarihlerde yazılmış bir dizi yazıyı bir araya getiren kitaptaki dağınıklık beni rahatsız etti
Varan bir gol bir.(Sf 18.Bu yeni fasıl ASALA’nın Amerika’da kurulduktan sonra (1975) Beyrut’ta Başkonsolos Mehmet Baydar’la Konsolos Bahadır Demir’i ve Viyana’da Büyük Elçi (kitapta aynen böyle yazılı) Daniş Tunalıgil’i öldürmesiyle açıldı)
Oysa,
-Mehmet Baydar ve Bahadır Demir 1975’te değil,27.01.1973’te ABD’nin Santa Barbara kentinde öldürüldü,yani Beyrut’ta değil.
--ASALA ABD’de değil Beyrut’ta kuruldu.
--ASALA eylemler başladıktan iki yıl sonra 1975’te kuruldu.
30.sayfada tam kavrayamadığım bir saptama var.Beyoğlu Batakhaneleri isimli bir kitaptan bahsedilerek şöyle deniyor: (Yazarı bilinmiyor.Ama ilginç olan yalnız başına yazarın bilinmemesi durumu değil.İlginçlik,yayıncısıyla tamamlanıyor.İstanbul Maarif Kitaphanesi!Yani “terbiyevi” bir kitapla karşı karşıyayız.devletimiz bizi bilgilendiriyor,uyarıyor)
Burada maarif kelimesiyle ve yayıneviyle  devlet arasındaki bağlantıyı anlayamadım.O zaman Saatli Maarif Takvimi'ni de devlet mi çıkarıyor?
Murat Belge,edebiyatta Ermeniler konusunu işlerken yazarların dil yanlışlarına da epeyce örnek veriyor.(bunlar dilsel bozukluklar.sf 172,..günlük dilsel kullanımın çok uzağında sözler..sf 216,..dil yanlışları da eksik değil sf 129,..oralarda da Türk dili zor pozisyonlarda kalabiliyor sf 121).
Ama biz aynı titizliği bu kitapta göremiyoruz ..
Murat Belge,yazar Herkül Millas’ın kitaplarından da alıntılar yapıyor.Ama Herkül Millas’ın soyadı çoğu yerde Milas olarak yanlış yazılıyor .sf 180,181,182.İşin ilginç tarafı Millas’ın bazı kitapları İletişim Yayınları’nda basılmış.Yayınevi ,kendi yazarının adını bilmiyor olabilir mi?
Bitirmeden ekleyeyim,bir kelimeyi anlayamadım;egsotik  sf 216,217