Hoş geldiniz!

Benim derdim ne?

Muradım orada burada gördüklerimi, gözüme çarpanları ,gözüme batanları,gözden kaçanları, gözüme girenleri, özellikle basındaki Türkçe yazım ve söyleyiş detaylarını,habercilik hatalarını,sevaplarını yazıvermek...

Kimseyi kırmak,aşağılamak yok...

Eleştirilerin zekice ve efendice yapılanları kabulüm..

Saygılar...








16 Aralık 2014 Salı

Mevlut mu mevlit mi? Orhan Pamuk'un yeni kahramanı:Mevlut.....


Orhan Pamuk yeni bir kitap yazarsa Kafamda Bir Tuhaflık,kitabın kahramanının adı Mevlut olursa,bu da benim aklıma mevlut ve mevlitle ilgili bir madde yazmayı getirir mi?Getirir.Buyurun.
Mevlut ve mevlit Arapça veladet (doğum) kökünden türemişler.Mevlut
مولود  yeni doğan çocuğa dendiği gibi mevlit anlamına da geliyor.Mevlit مولد  ise doğma,doğum demek olduğu gibi Hz.Mahammet’in doğumunu anlatan mesneviye ve bu mesnevinin okunduğu törene verilen ad.Erkek adı olarak kullanılan kelime mevlut ve bu kelimede –L- harfinin ince okunması gerekiyor.Her iki kelime de aslında mevlud ve mevlid şeklinde yazılırken bugün artık mevlut ve mevlit şeklinde sonları –T- ile yazılıyor.Ancak gene bir ek aldıklarında bu harf –d- haline dönüyor.Mevlu-d-u,mevli-d-in gibi.Arapça ilginç bir dil.Aynı kökün çeşitli kalıplar ya da formlara göre türetilmesiyle kelimeler oluşuyor.Bu formlara bakarak o kelimenin anlamını bilmesek bile kökün anlamını biliyorsak aşağı yukarı benzer bir anlamı çıkartabiliyoruz.İşte bu veladet kökünden türeyen ve Türkçe’de kullanılmış ya da hala kullanılan bazı kelimeler;velet (ilk anlamı çocuk,argo anlamını sonradan kazanmış),evlat(aslında veledin çoğuludur ama tekil olarak da kullanılır),valide (çocuğu doğuran),tevellüt,mütevellit.Yaşı kemale erenler bilir eskiden doğum tarihiniz “Tevellüdünüz kaç? diye sorulur,”Akrabalıktan mütevellit (doğan) bir bağımız var” gibi cümleler kullanılırdı.

6 Aralık 2014 Cumartesi

OSMANLICA NEDİR NE DEĞİLDİR? 1)

 Önce uzmanından alıntı yapayım.Faruk Timurtaş* Osmanlıca Grameri kitabında bakın neler yazıyor:"13.yüzyıldan 20.yüzyılın başlarına kadar devam eden ve kendi içerisinde üç devreye ayrılan Osmanlıca (Tarihi Türkiye Türkçesi) bugün artık tamamıyle tarihe karışmış bir yazı dilidir.Bugün için onun devamı ve diriltilmesi değil;eski kültür,ilim ve edebiyat eserlerimizin tanınması bakımından iyice öğrenilmesi bahis konusudur"1964 Bugünlerde toplanan Eğitim Şurası'nda seçmeli olan Osmanlıca dersinin zorunlu olarak okutulması önerisi bize gösterdi ki anlı şanlı gazetecilerimiz dahil Osmanlıca'nın ne olduğunu bilen yok.Osmanlıca,Türkçe esas olmak üzere Arapça ve Farsça çok sayıda kelime ve kuralı barındıran bir yazı dilidir.Bu yazı dilinin Alfabesi de Arap alfabesidir.Yani Osmanlıca yazılıp okunurken halk Osmanlıca konuşmamıştır.Tekrar edelim,Osmanlıca yazı dilidir.Bu zorunlu derse karşı çıkanlar soruyorlar, Yeterli Osmanlıca öğretmeni var mı ki?Evet var,üniversitelerde Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencileri eski yazıyı öğrenirler ve 4 yıl boyunca Osmanlıca okuyup yazarlar.Yani öğretmen açısından sorun yok.Ama,önerenlerin gerekçesi olan (Dedelerimizin mezar taşını) okuma meselesine gelince orada biraz duralım.Mezar taşı,kitabe,hat yazısı okuma işi Osmanlıca'nın ileri bir koludur.Hatta Osmanlıca'da el yazısı ile kitap harfleri arasında da çok farklılık olduğundan el yazısını okumak kitap okumaktan daha zordur.Bakın MHP Milletvekili eski TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu** ne diyor:"Bunu ancak cahil olanlar ister.Osmanlıcayı iyi bilen birisi olarak ben bile bazen mezar taşlarını okumakta zorlanıyorum."Yani lisede öğrencilerin öğrene-bile-ceği Osmanlıca,öyle kitabe falan okunmasına yetmez.En doğru öneri CHP Grup başkanvekili Akif Hamzaçebi'den gelmiş:"Kütüphanelerdeki yüzbinlerce Osmanlı eserinin günümüz Türkçe'sine kazandırılmasını destekliyoruz.Ancak bunun için herkesin Osmanlıca öğrenmesi gerekmiyor.Arzu eden seçmeli ders olarak öğrenebilir"Hani dedim ya Osmanlıca'nın ne olduğunu bilmiyoruz diye.Alın size ibretlik bir örnek.İsmet Berkan Hürriyet gazetesindeki köşesinde özetle diyor ki,(Annemin ailesi saraylıymış.Ama anneannemin kardeşlerinin mezar taşları Latin alfabesiyle ve Türkçe yazılı).Sayın Berkan,ecdadınız Harf devriminden sonra öldüyse elbette mezar taşları Latin alfabesiyle yazılmıştır.Berkan devam ediyor:(Ecdadının mezar taşının Osmanlıca kitabeler içermesi kişinin Osmanlı elit sınıfının bir mensubu olduğuna delalet eder).Gene hayır Sayın Berkan.Harf devriminden önce_-yazılı mezar taşı olan_ tüm atalarımızın mezar taşları Osmanlıca yani Arap alfabesi yani eski yazıyla yazılmıştır.O zaman başka seçenek yoktu ki.Ama tabii o zaman da bugünkü gibi  şaşaalı mezar taşları olduğu gibi yalnızca ölenin adı,baba adı(elbette soyadı değil) ve doğum-ölüm tarihinin olduğu mezar taşları da vardı.Kitabeli denilen mezar taşlarında bazı dualar falan yer alırdı.Son bir not,Osmanlıca'da kullanılan alfabe Arap alfabesidir.Buna eski yazı da denebilir.Ama Osmanlıca Arapça demek değildir.Arapça ile Osmanlıca'nın ortak tarafı alfabeleridir.Şimdi Fransızca ile Türkçe'nin ortak alfabesi olması gibi.Ama Osmanlıca'da çok sayıda Arapça kelime olduğu da bir gerçektir.Farsça'nın da ayrı bir alfabesi yoktur,onlar da Arap alfabesini kullanırlar.Osmanlıca'da çok sayıda Farsça kelimenin olması da o zamanki tarihi ve kültürel ilişkilerimizden dolayıdır.1928 yılında harf devrimi yapılınca iki alfabe arasında yavaş yavaş bir geçiş yaşanmıştır.Halkımız iki alfabeyi birbirinde ayırmak için birine eski yazı diğerine yeni yazı demiştir.Bu sayfadaki iki resim Harf devrimi sırasında dağıtılan bir İmla Lügati'nin sayfalarıdır.İşin ilginci bu sözlük eski kitaplardaki gibi sağdan sola doğru açılır.Arap alfabesi sağdan sola doğru yazıldığı için o kitaplar da sağdan sola doğru açılırlardı.

* Prof.Dr Faruk Timurtaş,Türk Dili ve Edebiyatı .
**40 yıl düşünsem Halaçoğlu ile bir noktada anlaşacağım aklıma gelmezdi.

İmla Lügati 1928İmla Lügati 1928