Hoş geldiniz!

Benim derdim ne?

Muradım orada burada gördüklerimi, gözüme çarpanları ,gözüme batanları,gözden kaçanları, gözüme girenleri, özellikle basındaki Türkçe yazım ve söyleyiş detaylarını,habercilik hatalarını,sevaplarını yazıvermek...

Kimseyi kırmak,aşağılamak yok...

Eleştirilerin zekice ve efendice yapılanları kabulüm..

Saygılar...








23 Aralık 2013 Pazartesi

Salep mi sahlep mi?Nasıl yazılır,nasıl okunur?


Kış günlerinin en güzel içeceklerinden biri salep.Bugün bu kelimenin yapısına şöyle bir bakalım.
Kelime Arapçadan geliyor.Latincesi orchis.Orchis’in kelime anlamı ise salep otu,yabani orkide.Salep, yabani orkidenin bir türü,bunun  soğanlarından elde edilen un ve bu undan yapılan içecek.Kelime bugün Türkçede salep biçiminde yazılıyor ama,bazı ekleri aldığında benzer kelimeler gibi sondaki p sesi b’ye dönüşüyor.Salebi içtim,salebe bayılıyorum.Osmanlıca sözlüklerde kelimenin  سالب   ثعلب  sa’leb ve saleb olarak  iki farklı şekilde yazıldığını görüyoruz.Ama bugünkü Arapça sözlüklerde sahlep (sahlab) سحلب biçiminde yazılıyor.Kelimeyi Arapça sözlüklerde bu yazılışıyla ararsanız bariz biçimde orchis çevirisiyle karşılaşıyorsunuz.Bizde bazen kelimenin sahlep şeklinde telaffuz edilmesinin nedeni bu olsa gerek.Ama ben gene de  Türkçedeki yaygın biçimiyle salep şeklinde yazıp söyleyelim derim.

Yazılarını severek okuduğum Mutlu Tönbekici geçtiğimiz günlerde şöyle yazmış:“Kışları sinir olduğum 3 şey;salep yerine sahlep denilmesi .O aradaki "h" nereden çıktı bilmiyorum nerede görsem duysam deli oluyorum. Aslında duyulan bir şey değil. Yani kimse günlük hayatta sahlep içtim demiyor.”
Maalesef sözlükler öyle demiyor , kelimenin Arapça yazılışında koskoca bir (h) harfi var…

http://haber.gazetevatan.com/kislari-sinir-oldugum-3-sey/592004/4/yazarlar

22 Aralık 2013 Pazar

İKAMET, İKAME, İKAMETGÂH NASIL OKUNUR? NASIL YAZILIR?


İKAMET, İKAME ,İKAMETGÂH
Kelimeler aynı kökten türedikleri için üçünde de bulunan (k) sesi kalın okunacak.Yani –ka hecesi uzun okunuyor ama  inceltme yok.O nedenle bu hecede inceltme işareti de yok.Nokta.
Gelelim kelimelerin kökenine;
İKAMET اقامت Arapça bir kelime.Kıyam kökünden türemiş.Bir yerde oturma,devamlı kalma anlamında kullanılıyor.İkamet kelimesine Farsça –gâh eki getirilerek yapılan ikametgâh اقامتكا ٥ ise bir insanın sürekli ya da uzun süreli oturduğu evi. ikametgâh kelimesinin son hecesi-gâh ise ince ve uzun okunacak.İkametgâh belgesi veya ilmühaberi de kişinin oturduğu evi resmi olarak belgeleyen evrak.Konut belgesi de diyebiliriz.
İkamet kelimesinin bir başka kullanımı da var,biraz eski de olsa ,bazen karşımıza çıkıyor.(Bir yerde) ikamete memur edilmek,sürgüne gönderilmek,adı geçen yerde oturmaya mecbur tutulmak anlamında.
İKAME  اقامةde yine aynı kökten türemiş bir Arapça kelime.
Aynı kökten olmasına rağmen bu kelimenin anlamı biraz daha farklı.Yerine koyma,yerine geçirme,yerine konulan anlamında kullanılıyor.

18 Aralık 2013 Çarşamba

Zülfikâr mı Zülfikar mı? -kar mı,-kâr mı?


زوالفقار  Zülfikar ,Arapça özel isim. Hz. Muhammed'in Hz. Ali'ye armağan ettiği, ucu ikiye ayrılmış kılıç.Biz tarihi anlamını tarihçilere bırakıp kelimenin okunuşuna değinelim.Hani Türkçe’de iki (k) sesi vardır ya! Biri ince biri kalın.İşte buradaki (k) sesi kalın. O nedenle de asla ince okunmaz.Yani (a) üstüne şapka kondurup onu ince okuyamazsınız Bir not daha,bu hece uzun okunur,Pakistan’ın eski Başbakanlarından Zülfikar Ali Butto vardı.Haberlerde onun adını okuyan spikerler de bazen bu hataya düşerlerdi.
Tıpkı Radikal’de Tayfun Atay’ın düştüğü gibi: (“Zülfikâr’ı tutan şahit olsun ki” diyor).Burada (a) sesinin üstünde inceltme işareti olmayacaktı.
Kelime eskiden Türkçe'de Zulfikar biçiminde de söylenirmiş..Ama artık günümüzde Zülfikar olarak kullanılıyor.

MAHZUN MU MAHSUN MU???



Karıştırılan kelimelere bir örnek daha.Aslında küçücük bir dikkatle önlenebilecek bir karışıklık söz konusu burada.
Mahzun  محزون Arapça bir kelime .Hüzün حزن kökünden türemiş.Kederli,üzüntülü anlamında kullanılıyor.Bu kelime herkesin malumu.Bununla karıştırılan kelime ise mahsun محصون ve yine Arapça. Bu kelimenin güçlendirilmiş,güçlü anlamı var ama  artık kullanılmıyor.Ve tabii bizim hüzünlü anlamındaki mahzun’la hiçbir ilişkisi yok.Yani akraba bile değiller.

Yanlış kullanıma ilk örnek Ertuğrul Özkök’ten: 17.02.2013 tarihli Pazar yazısında otellerden ve beyaz bornozlardan söz ederken şöyle bir cümle kuruyor:

“İncisiz bir gerdanı bile mahsun bırakmayan tek aksesuardır beyaz bornoz”

Pardon,anlamadım.Evet gerçekten anlamadım.
Yanlışa bir örnek de Reha Muhtar’dan: Hep mahsun, hep tevekkül, hep bilgelik dolu bir muhalefet çizgisi izlemişti...”

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22615105.asp

http://haber.gazetevatan.com/mustafa-balbayin-misyonu/591480/4/Yazarlar/136

29 Kasım 2013 Cuma

Ceberut mu ceberrut mu?Ceberut nedir?Ceberrut nedir?



Ceberut Arapça bir kelime. جبروت  Eski anlamı kibirli, büyüklük taslayan olsa da bugün acımasız, merhametsiz anlamında kullanılıyor.Aslında kelimenin gene eski ve dini bir anlamı daha var. O da Allah’ın her şeyin üstünde olan kudretini tanımlıyor.Meydan Larousse’taki ansiklopedi bilgisinde kelimenin Arapçaya İbranice geburah’tan geldiği yazıyor.Not olarak kaydediyoruz.
Kelimenin bugün zorba,acımasız anlamında kullanılmasında bir sorun yok.;
İlk örnek Hürriyet Gazetesi'nde Mehmet.Y.Yılmaz'dan:."...bundan sonra ceberut devletin yerini,insan haklarına saygılı...."
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25143365.asp
Sorun bazen kelimenin yazılışında,dolayısıyla okunuşunda  karşımıza çıkıyor.Kelimede hiç çift ses olmamasına rağmen ceberut kelimesinin yanlış olarak iki (r) ile ceberrut şeklinde yazıldığını görüyoruz.

Buna bir örnek Ece Temelkuran’dan.BirGün gazetesindeki yazısında şöyle diyor : “Sanırım her şeyin ve bütün şartların sizden acımasız, kavgacı, aşağılık, kaba, ceberrut olmayı beklediği bir ülkede….”
Kelimenin doğrusu elbette ceberut olmalıydı. Bir not da kelimenin okunuşuyla ilgili.(u) sesi uzun okunuyor.
http://birgun.net/yazi-goster/ece-temelkuran/28-11-2013/iyilik-ve-kotuluk-uzerine-devrimcilik-meselesi-1253.html

28 Kasım 2013 Perşembe

Yazılışı ve kelime yapısı olarak: vicdani ret,vicdani retçi ..


Vicdani ret.
İngilizce söylenişiyle conscientious objection.Kaynaklarda  bir bireyin politik görüşleri, ahlaki  değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesi olarak tanımlanıyor. Vicdani reddin geçmişi ilk devletlerin kuruluşu kadar eskiye uzansa da, resmileşmesi  yirminci yüzyılın başlarına denk geliyor.İngiltere,bu hakkı Anayasası’na 1916 yılında koymuş.Türkiye’de  ancak son yıllarda askerlikle ilgili olarak rahatlıkla tartışılmaya başlansa da dünyada artık tedavi,aşılama ve kürtaj gibi sağlık sorunları hatta seçimler konusunda da vicdani ret kavramı kullanılıyor..http://tr.wikipedia.org/wiki/Vicdan%C3%AE_ret
Gelelim bu terimin sözlük yapısına.Her iki kelime de Arapça kökenli.
vicdan وجدان Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç.
vicdani: vicdanla ilgili,vicdana ait
red,ret رد Uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme:
Ret kelimesi Arapça aslında redd olarak yazılıyor. Ancak Türkçede sondaki  (d) sesi diğer birçok kelimede olduğu gibi (t) ye dönüşmüş.Kelimenin aslında bulunan (dd) sesleri de bizi başka türlü yönlendiriyor.
Teriminin cümle içindeki bazı yazılışları  şöyle:
Vicdani ret..vicdani retçi….vicdani  reddin geçmişi… vicdani reddi savunan….
Yani,vicdani ret teriminin yazılışı biraz daha fazla özen istiyor .
İşte vicdani retçi bir kahramanın öyküsü.Türkiye'de Savaş Vadisi adıyla gösterimde.Yönetmeni de ünlü aktör Mel Gibson.Film,2.Dünya Savaşı yıllarında kendi isteğiyle askere yazılan ve silah kullanmayı reddeden bir Amerikalı gencin öyküsü..

11 Kasım 2013 Pazartesi

Ariz amik nedir?

Artık pek kullanımda olmayan,kulanılmasına da gerek olmayan söz dizini.Ama karşınıza bir şekilde çıkarsa anlamını bilmekte yarar var.
Her iki kelime de Arapça.
Arizعرءضgeniş,kapsamlı,yaygın amik  عمءق ise derin,derinlemesine anlamlarını taşıyor.İkili olarak kullanıldığında enine boyuna,etraflıca,dip bucak anlamına geliyor.Her iki kelimede de a sesi kısa i sesi uzun okunacak.
Durup dururken yazmadım bu maddeyi.10.11.2013 Pazar günü Hürriyet İK ekinde Serdar Devrim yazısında kelimeyi kullanmış,yazılışından ve anlamından emin olamamış.Şöyle diyor:"..akşam çıkarken arüzamik her şeyi topluyorum (böyle bir laf vardır ama nasıl yazılır bilmiyorum.TDK'da falan da bulamadım)"
Sözlüklerde kelime Serdar Devrim'in yazdığı şekliyle yok tabii.Ariz amik biçiminde TDK Büyük Sözlük'te var..
Amik ovasının adı da bu kelimeden geliyor olabilir.

7 Kasım 2013 Perşembe

Türbin tribün'ün akrabası mı? Türbin tribün ne demek?

Hiç akrabalıkları yok.Yalnız kelimeler birbirine benzediği için karıştırılıyor.Peki haberciler bu kelimeleri karıştırabilirler mi? Hayır..Haberinde yanlış kelime kullananın haberine güven olur mu? Hayır...
Türbin ve tribün kelimeleri dilimize Fransızca'dan gelmiş..
Türbin,su,buhar,gaz vb ile çalışan mekanik bir düzenek.Daha çok baraj haberlerinde geçiyor..
Tribün ise spor salonu,hipodrom,stadyum gibi yerlerde seyircilerin oturduğu basamaklı bölüm ve bu bölümde oturan izleyici topluluğu...
Kararı siz verin: 19 Ağustos 2009.Hürriyet


"20 metre derinlikte boğuldular
Yenisey
Nehri kıyısında, Rusya’nın en büyük hidroelektrik santrallerinden birinde korkunç bir kaza yaşandı. Santral tribünlerindeki (?) basınç nedeni bilinmeyen bir şekilde aniden arttı. Onlarca kişinin çalıştığı bölüm, bir anda 20 metre derinlikte ve dondurucu soğuklukta sularla kaplandı. En az 64 kişinin öldüğü kaza sonrası, nehir 5 kilometre uzunlukta kalın bir yağ tabasıyla kaplandı"
Aynı haberi veren HaberTurk gazetesi ise doğru kelimeyi kullanmış:
"Rusya'nın en büyük hidroelektrik santralindeki kazaya onarım çalışmaları sırasındaki transformatörün patlaması sebep olmuştu.Patlamanın ardından duvarın yıkılmasıyla türbinlerin bulunduğu bölümü su bastı."
Haberturk 19.08.09.son sayfa....
Ve yeni bir örnek..
30.01.2010.Vatan Gazetesi Bizim Kahve ekinde Mutlu Tönbekici yazıyor.
"-Sonra derelerin akış yönü değiştirilerek bir araya toplanıyor ve toplanan dereler bu tünellere veriliyor. Su yatağından koparılıyor.
- Hızla akan su, tünellerin sonundaki tribünlerde elektrik enerjisi üretiyor. "

http://bizimkahve.gazetevatan.com/yazardetay.asp?yaid=118&hid=14918&yaz=Mutlu Tönbekici
Bir hidroelektrik santralinin doğayı nasıl katlettiği güzel anlatılmış, bir de tribün yerine türbin denseydi süper olacaktı!

Bir örnek de Hürriyet Gazetesi Ege Eki'nden.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25032490.asp
"Türkiye'nin 4'üncü Dünya'nın ise 41'inci kule üreticisi Ateş Çelik,önümüzdeki yıllarda küçük çaplı rüzgar türbinleri de üretmeyi  planlıyor."
Bu haberin gazete baskısında,türbin yerine tribün yazılmıştı.Muhabir Mete Tamer Omur'a bir mail attım ve blog'umdaki bu yazıyı yolladım.Bugün (7.11.2013) internet sayfasına bakınca kelimenin düzeltildiğini gördüm.Demek ki suya yazmamışım diye sevindim...

30 Ocak 2013 Çarşamba

İntihar eden ölür mü?

Evet intihar eden ölür,ölmediyse ona intihara teşebbüs ,intihara kalkışma yada intihar girişimi denir...Arapça bir kelime olan intiharın sözlük anlamı bir kişinin kendini herhangi bir yolla öldürmesi...Ama bazen bu kelimenin intihara kalkışmak anlamında da kullanıldığını görüyoruz..Sonra ne oluyor haberde intihar ettiği söylenen bir kişi hastanede tedavi altına alınıyor.O zaman (intihara teşebbüs eden kişi hastanede tedavi altına alındı) demek gerekiyor...Allah sağlık versin...
17.09.2009 Vatan Gazetesi internet sitesi..Sanki bu blog için yazılmış.....
"Dizi oyuncusu intihar etti"
"Hatırla Sevgili" ve "Dadı" gibi dizilerde oynayan B.B.Ö.(16) arkadaşının teknedeki doğum günü partisine gitmesine izin vermeyen babasına sinirlenip intihara kalkıştı.......kaldırıldığı hastanede midesi yıkanan B.B. Ö tedavisinin ardından İstanbul Kavacık Polis Merkezi'ne götürüldü."

Olayda intihara kalkışma var...
Aynı kaynaktan bir örnek daha.
http://haber.gazetevatan.com/kktc-komutani-intihar-etti/338893/1/Gundem
"KKTC komutanı intihar etti.Emekli Tümgeneral, orduevinde tabancayla göğsüne ateş ederek intihara kalkıştı "
İki cümle arasında bu ne yaman çelişki anne,adamcağız (intihara kalkışmış) sadece...
Bir örnek daha:
http://www.haberturk.com/gundem/haber/815949-cezaevinde-toplu-intihar
"Cezaevinde toplu intihar
Muğla'da şok..."
Bu başlığı okuyunca "Aman Allahım!" diyorsunuz.Ama öyle değil.Bazı mahkumlar sıvı deterjan içerek intihara teşebbüs etmişler.Haberin devamında da yazıyor zaten:
" Hayati tehlikeleri bulunmayan 6 mahkûm tedavilerinin tamamlanmasının ardından cezaevine geri götürüldüler."
6.06.2013.Bugünkü Radikal gezetesi internet sitesinden bir haber başlığı ve onu tekzip eden sonraki cümle:"Michael Jackson'ın kızı intihar etti .Efsane şarkıcı Michael Jackson'ın kızı Paris Jackson, intihar girişimde bulundu, hastaneye yatırıldı."
Radikal'e bravo yani...
 

24 Ocak 2013 Perşembe

asabiyet,asap,asabiye,asabi ve asabımı bozma...


Asabiyet,asab(asap),asabi,asabilik,asabiye kelimeleri Arapçadan geliyor ve aynı kökten türemişler.

Asab(asap) kelimesi sinir anlamına geliyor.Biz bu kelimenin çoğulunu daha çok kullanıyoruz. Çoğulu da yine asab (asap) olarak yazılıyor ama uzun a sesleriyle okunuyor.Örneğin (asabımı bozma) dediğimizde kullandığımız kelime aslında çoğul
Bu kelimeden türeyen ve bugün artık kullanılmayan asaba,asabe kelimelerinde anlam çoğalıyor.Burada sinir anlamına bir de (baba tarafından akraba) anlamı ekleniyor…
Buradan giderek asabi de (a'lar kısa okunacak)sinirli,çabuk öfkelenen demek oluyor.
Asabiye kelimesi ise hastanelerin nöroloji,psikiyatri servislerine eskiden verilen ad.Asabiyeci ise nörolog veya psikiyatr anlamında kullanılmış.
Bu kelimeden türeyen asabiyet (a'lar kısa)kelimesinin de  iki  anlamı var:1) Sinir,sinirlilik,öfke  
2)Akrabalarını,dindaşını,vatandaşını,ırkdaşını,koruma,kollama,kayırma.Bu ikinci anlam artık günümüzde pek kullanılmıyor ve sözlüklerde yer almıyor.Ama Osmanlıca sözlüklere baktığımızda Kamus-ı Türki,Redhouse vb.bu anlamı görebiliyoruz…

عصب,عصبى,عصبية,اعصاب

Olay Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir konuşması etrafında dönüyor.
Başbakan:”Irkçılık duygusu asabiyettir,asabiyet şeytandandır”demiş Grup Toplantısında.
Bazı gazeteler asabiyet kelimesinin yalnızca (sinirlilik) anlamına geldiğini ve Başbakan’ın kelimeyi bu anlamda kullandığını savunuyorlar.Oysa Ahmet Hakan’ın da yazdığı gibi  kelimenin ikinci bir anlamı daha var.İşte Başbakan da kelimeyi bu anlamda kullanıyor.Yani Başbakan'ın kullandığı anlamdaki asabiyet kelimesinin bugünkü karşılığı nefret suçu dediğimiz şey..