Hoş geldiniz!

Benim derdim ne?

Muradım orada burada gördüklerimi, gözüme çarpanları ,gözüme batanları,gözden kaçanları, gözüme girenleri, özellikle basındaki Türkçe yazım ve söyleyiş detaylarını,habercilik hatalarını,sevaplarını yazıvermek...

Kimseyi kırmak,aşağılamak yok...

Eleştirilerin zekice ve efendice yapılanları kabulüm..

Saygılar...








7 Haziran 2012 Perşembe

Elbet Sabah Olacaktır'a ilişkin notlar.


            Bu sayfaya resimdeki kitapla ilgili olarak yayınevine yazdığım mektubu aldım.
"    Sayın yetkililer,
      Elbet Sabah Olacaktır hakkında görüşler:
      Kitap,Tevfik Fikret’le ilgiliydi , Hıfzı Topuz yazmıştı,Remzi Kitapevi yayınlamıştı.Üç neden yeterliydi,koşup aldım.Ama okurken şevkim kırıldı,tadım kaçtı.Anladım ki kitabın sonunda teşekkür edilen şahıslar,89 yaşındaki yazara pek de yardımcı olmamışlardı.Ne bileyim bir özensizlik vardı kitapta.Tevfik Fikret’in doğum tarihi vardı ama,ölüm tarihi yoktu.Sf: 239 ‘da “14 Ağustos günüydü” deniyordu ama hangi yıl olduğu belli değildi.Cenaze Eyüp’te defnedilmişti.Mezarının Aşiyan’a ne zaman nakledildiğinden söz edilmiyordu.
      Ve şiirler. Fikret’in o güzelim şiirleri,bugünkü Türkçe’ye çevrilmişti.Peki o dizeleri Fikret’in dilinden okuyanlar ne olacaktı? En azından şiirlerin orijinal haliyle de  eklenmesi düşünülmemişti.
      Sayın yetkililer,kitapta gözüme batan bazı noktaları aşağıda sıraladım.İnsan hali, hatalı bir bilgi yazdıysam affedin.Elbette,bir eser yaratmak zor,eleştirmek kolaydır.Ama kitabınızda sürekli özenli olduğu vurgulanan Tevfik Fikret biraz daha özeni hak ediyordu bence.  
Sf: 53

“Sıdıka’nın kocası sonraları ünlü bir yazar olan Ahmet Hikmet Bey’in (Müftüoğlu) kardeşiydi.Ahmet Hikmet Galatasaray’da okumuştu.Ama,Tevfik eniştesi olacak adamı daha önceleri hiç görmemişti.Enişte,Tevfik’ten 10 yaş kadar büyüktü.”
Sf: 68

“Daha sonra akıllarına kardeşi Tevfik’in ablası Sıdıka’yla evlenen Ahmet Hikmet geldi.Hikmet Bey’le aralarında bir aile bağı vardı.Ahmet Hikmet Yunan isyanı sırasında öldürülen Mora Müftüsünün torunuydu.Tevfik’ten üç yaş küçüktü.

Sf.137
“Sıdıka’nın kocası,Fikret’in Servetifünun’dan dostu Ahmet Hikmet’le kardeşti”

 Eniştenin adını bir yerde yazıverseydiniz bu kadar dolambaçlı cümlelere gerek kalmazdı.

 Sf:55

“Tevfik 1875 tarihinde Sultani’den ayrıldı. O günlerde ödenmemiş dört maaşı vardı.”
1867 doğumlu Tevfik Fikret öğretmenlik yaparken Sultani’den ayrıldığına göre 8 yaşında olamaz. İstifa tarihi 1890’lı bir yıl olmalı.

Sf: 90

“…Mehmet Rauf,o aylarda Fikret’in halasıyla tanıştı.Deli gibi aşık oldu ve evlendiler”

Sf:90

“Rauf,tıknaz,kısa boylu,kalın cam gözlüklü,sesi hiç çıkmayan çekingen bir gençti.Fikret’in halasının kızı Sermet Hanım’la evlendi”
Allah aşkına Mehmet Rauf kiminle evlendi Fikret’in halasıyla mı halasının kızıyla mı?

SF:18

Tevfik Fikret’in   müdürlükten ayrılması haberi 10 Nisan 1910’da gazetelerde yayınlandı…”

Sf:193

“Tevfik Fikret’in müdürlükten çekilmesi üzerine Şehzade Abdülmecit Efendi,oğlu Ömer Faruk’u okuldan aldı”

 Sf: 195

“Ömer Faruk’un Viyana’dan hocasına yolladığı mektupların sonuncusu 13 Şubat 1902 tarihini taşıyordu.”

1902 olamaz çünkü Ömer Faruk’un Viyana’ya gidişi zaten 1910’dan sonra.
İyi günler,saygılar……………….Birgül Ergev"

Mektup burada bitiyor.Aldığım cevap mı? Siz nerede yaşyorsunuz Allah aşkına,burası Türkiye..

18 Mayıs 2012 Cuma

alem mi,âlem mi?

Her ikisi de..
Yazılışı benzeyen,ama anlamları tamamen farklı iki kelime söz konusu olan..
1)Âlem: عالم  (Arapça).Âlem, dünya, eğlence, herkes anlamında.İlk heceyi oluşturan (Â) sesi uzun okunuyor...
2) Alem: علم (Arapça) a) Bayrak. b)  Minare, kubbe, sancak direği gibi yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya  süs demek.Bu kelimedeki (a) sesi kesinkes kısa okunuyor.Kalem,sanem,kadem'de olduğu gibi.

Ancak fotoğrafta görülen haberi (18.05.2012)okuyan sunucu da muhabir de aynı hatayı yaptı.Uzun okunmaması gereken (A) sesini uzun okuyarak iki kelimeyi bir güzel karıştırdılar.Çünkü televizyon haberinde sözü edilen ve çalınan şey,kubbenin tepesinde bulunan madeni süstü.

29 Nisan 2012 Pazar

Masumiyet Müzesi ve TRT 2

Masumiyet Müzesi romanını ilk çıktığında hemen koşup aldım.Bir solukta okudum.Şimdi yıllar sonra tekrar okuyorum.Müzesi de açıldı.Ona hazırlık olsun diye okuyorum tekrar.Oradaki objeleri daha iyi tanıyabileyim diye.
Romanı ilk okuduğumda dikkatimi çekmişti Hatta kitaba işaret bile koymuşum.
Sayfa 466.Bölüm 72.
"1983 başında bir akşam......"diye başlayan bölümde hemen 2. paragrafı okuyalım:"O günlerde kültür sanat kanalı
TRT 2 ,ölümü üzerine Grace Kelly filmleri gösteriyordu."
O binlerce ayrıntıyı milim milim ören Orhan Pamuk niye böyle yazmış anlayamadım.? Grace Kelly 1982 Eylül ayında öldüğü için bu tarihte bir sorun yok.Ama TV ile ilgili  bu hata neden yapılmış?
Çünkü,TRT 2 kanalı tam tamına 6 Ekim 1986'da açıldı.Yani 1983'te TRT 2 kanalı izlenemezdi.Kitapta ayrıntılar o kadar önemli ki bu ayrıntı atlanmazdı diye düşünüyorum.
Bu soruyu Orhan Pamuk'a sormak isterdim...

30 Mart 2012 Cuma

Keşke Yazım Kılavuzu'na baksalardı...

Güven,güvenmek kökünden türeyen pek çok kelime var.
Bu altyazıda kullanılan anlama yakın kelimeler;
GÜVENİLİR,GÜVENİLİRLİK,GÜVENİRLİK.
Ama GÜVENİR-Lİ-LİK diye bir kelimemiz yok.Zaten GÜVENİR-Lİ de yok..
Kelime sonlarındaki –lı-lık gibi ekler tekrarlanınca ortaya
bu hatalar çıkabiliyor.
Keşke altyazıyı yazanlar YAZIM KILAVUZU'na baksalardı diyoruz..

Otur,sıfır!



Bu başlığı anlayan varsa beri gelsin.Denecek tek şey var:Otur,sıfır!
Haber başlığı Hürriyet gazetesinden.Tarih: 26.Mart.2012

23 Şubat 2012 Perşembe

Malumun ilamı mı ilanı mı?



Mehmet Yılmaz “Malumun bir kez daha ilanı başlığını atmış Hürriyet'teki yazısına.
(İlam)ı (ilan) etmese,iki kelimeyi karıştırmasa daha iyi olurmuş.O deyimin aslı ,malumu ilam etmek.Yani(bilineni bildirmek).Malum ve ilamın aynı kökten geldiklerini bilirsek anlamı daha iyi kavrayabiliriz.Bilineni bildirmeye, açık olan bir şeyi açıklamaya gerek yok anlamında.Malum ve ilam kelimeleri Arapça ilm (ilim) علمkökünden türemiş.İlim hem bilim hem de bilgi anlamında kullanılıyor.Malum’un معلوم bilinen,bilindiği gibi anlamları var.İlam اعلام ise hem bildirme,hem de mahkeme kararını gösteren belge demek.Sonuçta,malumu ilam etmek deyimi pek de olumlu bir anlam içermiyor..
İlim kökünden gelen bazı kelimeleri anımsayalım; alim,allame,malum,ilam,talim,muallim.
Peki ya ilan? O bambaşka bir kelime.
İlan اعلان Arapça (alen,aleniyet) kökünden geliyor.Duyuru,duyurma,bir şeyi açıkça ortaya çıkarma anlamları var.İlam ve ilan kelimelerinin köklerini bilirsek karıştırma olasılığımız azalır.
Peki ilan'la aynı kökten gelen bazı kelimeler neler?
Aleni,aleniyet,alenen ve elbette ilanı aşk...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19970433.asp

Aynı hata gazetelere verilen bir ilanda da görülüyor.Üstelik ilan bir yayınevine ait, yani hata daha da vahim...

21 Şubat 2012 Salı

Cemaat zamir mi isim mi in mi cin mi?

Radikal’de Avni Özgürel şöyle yazıyor:http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1079122&Yazar=AVNI-OZGUREL&CategoryID=99
“Cemaat kelimesi bir zamir.Yani isim olmadığı halde isim
yerine geçen,belirli bir grubu,çevreyi tanımlamak için kullanılan bir sözcük”
Hayda! Ne diyeyim, şimdi?
Cemaat جماعتArapça bir kelime ve çoğul adı olarak
kullanılıyor.
Cem جمع kökünden türemiş Bir imama uyup namaz kılan kişiler. İnsan kalabalığı, topluluk. Bir dinden,bir mezhepten veya bir soydan olanların topluluğu, gibi anlamları var.Yani kelime türü olarak (isim).Herhalde yazarı yanıltan,cemaat kelimesinin belli bir zümreyi akla getirmesi.Bu özellik birçok kelimede var.Ordu deyince nasıl hemen aklımıza TSK,meclis deyince önce TBMM geliyorsa bu günlerde cemaat deyince de aklımıza önce Gülen cemaati geliyor.Ama bu durum kelimeyi zamir yapmaya yetmiyor (!)
Arapça’nın çok farklı bir yapısı var.Aynı kökten yani
(cem )kökünden türemiş diğer bazı kelimeleri de hatırlamak ilginç olabilir.
Cem,cami,camia,cemaat,cemiyet,mecmu,mecmua.

Bizde erkek ismi olarak kullanılan cem kelimesinin bunlarla bir ilgisi yok.O kelime Farsçadan geliyor...

11 Şubat 2012 Cumartesi

Ekrandaki yazılar,altyazı,kuşak,KJ.KJ nedir? Altyazı nedir?Kuşak yazısı nedir?

EKRANDAKİ YAZILAR TV ekranında görüntünün yanı sıra yazıdan da yararlanılır. Bazen görüntü ve yazı birbirini tamamlar, bazen de apayrı şeyler söylerler. Ekrandaki yazılar işlevlerine göre adlandırılırlar. Her birini ayrı bir yazım tekniği ve dili vardır.
ALTYAZI
Altyazı en çok ekranda başka bir yayın devam ederken flaş bir haberi
duyurmak için kullanılır.
Altyazı aynı zamanda ekrandaki kişi yabancı dille konuşuyorsa o metnin
çevirisi olarak da verilebilir.
Teknik bir nedenle banttaki sözler tam anlaşılamıyorsa bu sözler için de altyazı kullanılır. Bu yazıların daha çok kayan yazı olarak bilinen bir başka kullanım biçimi daha vardır. Bu yazı ekranda
bir yayın devam ederken sürekli olarak ekranın altından geçen tanıtım yazılarıdır. Daha çok borsa vb için kullanılırsa da hava durumu ve özet haberler için de yararlanılır.
KJ NEDİR?
KJ karakter jeneratörü kelimelerinin kısaltmasıdır. KJ televizyon
haberinde metne açıklayıcı ve tamamlayıcı unsurlar ekleyen yazı türüdür. Haberde
görüntüsü veya sesi olan kişilerin adları ve sıfatlarının, yer adlarının ekrana
yansıtılması için kullanılır. Haberlerde görürüz ,ekranda konuşan kişinin adı ve
unvanı ekrana yazılır ,işte o KJ’dir.
Örnek :
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1098631&Yazar=EZGI-BASARAN&CategoryID=97
Ezgi Başaran,TV'lerde sıkça görülen"terör uzamanları"na değindiği yazısında KJ'den de söz etmiş:
"Nereden çıkmalar,neden bu kadar önemliler,yahu bunlar kimler?Ekranın altına yerleştirilmiş karakter jeneratörüne bakıyorsunuz(KJ;isimlerin yazılı olduğu grafiğin yayıncılıktaki terimi) Bilmemkim Bilmemkimoğlu....."


             KUŞAK YAZISI
Bu da haber yayınlanırken ekranın altında sabit yazı olarak yer alır .Haberde
amaçlardan biri dikkat çekicilik olduğuna göre her gün seyircinin ilgisinin daha çok nasıl çekilebileceği düşünülmektedir .Bu nedenle haberin ana fikri ya da konuşmacının sözlerinin özeti,
daha sonra yayına girecek haber ya da programın tanıtımı bu yazılarla yapılır.
GÖRÜNTÜ MALZEMESİ OLARAK YAZI
Bazen haberin görüntüsünü olmadığı zamanlarda ya da haberin bir yerini vurgulamak için ekrana verilen yazıdır. Haberin metni aynen ya da kısaltılarak ekrana verilir. Bu yazı ekranın bir kısmını yada tamamını kaplar.Bu yazı çeşitli görüntü malzemeleriyle birlikte kullanılır.Haber özetleri de ekrana böyle verilebilir
Bu bilgileri neden yazdım? Amacım haber yazım tekniği dersi vermek değil tabii .Ekrandaki yazıları uzun uzun yazmamın nedeni çok sık yazım hatasıyla karşılaşmam.Ekrandaki yazım hatası spikerin söyleyiş hatası veya haberdeki maddi hata kadar önemlidir.Çalakalem yazılan bir ekran yazısı,habere güveni yok eder..
Türü ve amacı ne olursa olsun altyazı metinleri çok kısa, anlaşılır ve doğru bir Türkçeyle yazılmalıdır. Altyazı metni, ilgili muhabir veya editörler tarafından yazılıp kontrol edilmeli,bu
sorumluluk teknik elemana bırakılmamalıdır. Çünkü altyazı haberin ve yayının
aynasıdır.Yazımda yapılacak bir hata hemen dikkati çeker..Yazıda bir yanlış
varsa aynen ekrana çıkar.O nedenle altyazı metnini ne kadar acil olursa olsun
kontrol etmeden yayına vermemek gerekir.Ve en önemlisi altyazı yazanların elini altında muhakkak bir yazım kılavuzu olmalıdır.

Burada yanlış yazılan kelime tehdit.Eksiz haldeyken
sonu (t) ile yazılan kelime bazı ekleri aldığında eski haline dönüşür ve (d) ile yazılır.Burada kelime tehdidi olmalıydı.
Bütün olay Arapça’dan gelen bazı kelimelerin sonundaki (d) sesinin Türkçe’de (t) ye dönüşmesi.
Ahmet,Mehmet,tehdit,tahdit,tenkit,tevhit,mevlüt gibi bir çok kelimenin sonunda Arapça orijinalinde bulunan (d) sesi Türkçe’de(t) ye dönüşmüş.Kelimeler yalın halde yani eksiz kullanılırken (t) ile söylenip yazılıyor.Ama……Bu kelimelere bazı ekler geldiğinde kelime gene aslına dönüyor.Tabii özel
isimlerde bunu yazıda göremiyoruz.Ancak diğer kelimelerde bu açıkça görülebiliyor,Tenkit-tenkidi,tahdit-tahdide,mevlüt-mevlüdün,tehdit-tehdidi,ecdat-ecdadına.
Yazım hataları yalnızca haberlere mahsus değil ne yazık ki! Bazı eğlence ve magazin programları her türlü yazım hatasının bolca yapılabildiği yerler,hatalar "Nerem doğru ki?" hacmine ulaşmış.İlgi alanımızdan çıkıyorlar.Ama yukarıdaki resmi aktardığımız bazı genel kültür programlarının daha özenli olması beklenir değil mi? Nerede? Yoksa "soru oynamak,soruyu oynamak " diye bir deyim var da biz mi duymadık? Muhakkak öyledir,kabahat bizdedir.
Not: Sevgili yurdumda insanlar mükemmel(!) İngilizce (vb) biliyorlar ,ama Türkçeleri kıt,eee o zaman iyi Türkçe bilen redaktör,editör gibi meslek erbabı neden devreye girmiyor ya da sokulmuyor.A canım,bir kadro daha açıp ona da mı maaş versinler,kolej mezunu gençler üç paraya,sigortasız falan çalışıp çevirileri yapıyorlar nasılsa.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Çözmek Çözülmek Çözünmek

"Suriye ordusunda çözünme başladı"
Murat Yetkin Radikal gazetesindeki yazısında bu başlığı kullanmış.Yazının içinde ise
"..Suriye ordusunda çözülme süreci...çözülmeyi hızlandıran bir unsur..." diyerek çözülmek fiilini kullanıyor.
Burada aynı kökten türeyen iki fiil söz konusu.Çözülmek ve çözünmek.İkisi de çözmek fiilinden türemiş.
Çözülmek:Çözme işine konu olmak,gevşeyip yumuşamak,birliğini yitirmek,dağılmak.
Çözünmek: Bir sıvı ile karışan katı, sıvı veya gaz durumundaki bir maddenin bu sıvı içinde homojen bir
bütün oluşturacak biçimde karışması. Yani daha çok kimyasal bir olay.
O halde başlıkta da (çözülmek) fiilinin kullanılması
gerekirdi.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1077756&Yazar=MURAT-YETKIN&CategoryID=98

5 Şubat 2012 Pazar

Akil adamlar her şeyi bilir mi?

Akil adamlar veya adam.
Tecrübesi,kariyeri,yaşı itibariyle otorite kabul edilen, belli bir alanda yönlendirici önerilerde bulunabilecek kişileri tanımlar. (İngilizce, wise men .) Daha çok bir grubu tanımladığı için genellikle çoğul kullanılır.
Akil عاقل kelimesi Arapça akıl kökünden geliyor.Akıllı demek.
Peki nasıl okunur?
A harfi uzun okunacak.Âkil biçiminde.
Adam kelimesinin okunuşunda bir sorunumuz yok zaten..

Alametifarika neyi fark eder?

Alametifarika:
En bilinen anlamı, ticari eşyalar üzerine konulan ve o eşyayı üreten veya satanı tanıtmaya, ayırt etmeye yarayan özel işaret,ticari marka,marka.Uluslararası bir terim olan trademark’ın Türkçe karşılığı.Genel olarak da ayırıcı nitelik,ayırıcı özellik demek.
Özgürlük Heykeli, NewYork'un alametifarikasıdır.Buraya kadar bir sorun yok.Sorun okunuşunda..
Alametifarika iki Arapça kelimeden oluşuyor.
Alamet : علامت
1. Belirti, işaret,iz, nişan 2. Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne.
Bu kelimedaki L sesi ince okunurken,ikinci A sesini de uzunokumak gerekiyor.
Farika فارقة Bir şeyi benzerlerinden ayırt etmeye yarayan
durum veya öge.Fark kökünden türemiş.Bu kelimede de ilk A sesini
uzun okumak gerekiyor.
Yani bu terim alâmetifârika diye okunacak..

23 Ocak 2012 Pazartesi

ayak sürümek...nereye kadar?

23.01.2012
Deniz Gökçe,Akşam'da demiş ki:
“Özel sektör ayak sürerse komşuda iflas kaçınılmaz"

Bizim , ayak süremek diye bir deyimimiz var mı? Yok.
Buradaki fiil ne? Sürümek.
Bakın,TDK ne diyor;
Ayak sürümek
1) verilen bir işi ağırdan almak; 2) gönderilen yere isteği ile gitmemek.
O zaman Deniz Gökçe’nin cümlesi nasıl olmalıydı?
“Özel sektör ayak sürürse
komşuda iflas kaçınılmaz

http://www.aksam.com.tr/ozel-sektor-ayak-surerse-komsuda-iflas-kacinilmaz-5287y.html