Hoş geldiniz!

Benim derdim ne?

Muradım orada burada gördüklerimi, gözüme çarpanları ,gözüme batanları,gözden kaçanları, gözüme girenleri, özellikle basındaki Türkçe yazım ve söyleyiş detaylarını,habercilik hatalarını,sevaplarını yazıvermek...

Kimseyi kırmak,aşağılamak yok...

Eleştirilerin zekice ve efendice yapılanları kabulüm..

Saygılar...








28 Aralık 2009 Pazartesi

Ulalıca,Ula,Ula ağzı 1


Ulalıca..Adından anlaşılacağı gibi Muğla'nın Ula ilçesi ve köylerinde kullanılan dil.Ben aynı ildeki ilçelerin bile farklı söyleyiş biçimleri olduğunu daha çocukken farketmiştim.Ortaokul için gittiğim Muğla'da konuşulan Türkçe ile Ula'daki nerdeyse tamamen farklıydı.İki yerleşim birimi arasındaki uzaklık ise sadece 11 km.Örneğin Muğlalılar ismin -e halini -i hali gibi söylerler.Muğlalıların "Bana bal ver " yerine " Beni bal ver" ,"Bana çay ver" yerine de "Beni çay ver" dediğini duyarsanız şaşırmayın..Gelelim Ulalılara..Ula'da Türkçe yüzyıllar öncesinden donup kalmış gibidir.Bugün hiç bir ağızda rastlamayacağınız ekler Ula'da kulağınıza çarpar..Şimdiki zaman eki -yor Ula'da birçok fiile -durur şeklinde eklenir.sondaki (r) sesi de düşer..geliyor yerine gelipduru,yiyor yerine yiipduru,okuyor yerine okupduru.

Bu söyleyiş biçim Muğla'nın genelinde ve diğer bazı Ege yerleşimlerinde de görülür.Ve Ula'ya özgü bir başka ilginç söyleyiş biçimi; olumsuz cümlelerde - mi soru eki yerine (yok mu?) soru şeklinin kullanılmasıdır.Örneğin birine Görmüyor musun? diye sormak yerine Ulalılar (Gördüğün yok mu?) derler.Yemiyor musun?= Yidiğin yok mu?Duymuyor musun? = Duyduğun yok mu?Gene soru cümlelerinde -durur ekinin soru biçiminde söylendiği de olur..Geliyor mu?= Gelipduru mu?Hala yatıyor mu?= Hala yatıpduru mu?Gene Ulalıların kullandığı bir başka yardımcı fiil de -gelmek..Bu yardımcı fiil diğer yörelerdekinden farklı kullanılır Ula'da..Örnek:geliyor= geliqgelii (gelip gelir)yakıyor = yakıqgeli (yakıp geliyor) Burada Q sesini bilerek kullandım.Çünkü k sesi bunu tam karşılamıyor
O zaman  Muğla ilinde tek bir lise vardı.O da Muğla'daki Turgut Reis Lisesi.İlçelerden gelenler Muğla'da pansiyonlarda ya da kiraladıkları evlerde kalırdı.Biz bir arkadaşın hangi ilçeden geldiğini bilmesek de konuşmasından memleketini şıp diye anlardık.O kadar farklı söyleyişler vardı.

not: Bunlar bilimsel bir saptama olmayıp Türkçe'nin ilginç bir kullanımını örneklemek sadece...

24 Aralık 2009 Perşembe

"Tevil yoluyla ikrar...." ne demektir?

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13293717.asp?gid=233

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bir açıklama yapmış..24.12.2009. Arınç TSK'nın bir açıklamasıyla ilgili olarak şunları söylüyor:

“Bir kişiye suç isnat edildiğinde yapmadım derse ret etmektir. Yaptım derse ikrardır yani itiraf. Eğer, bu suçu işledim ama başka amaçla yaptım derse tevil yoluyla ikrardır.”

Şimdi sırasıyla bu kelimelere bakalım:
tevil:
Arapça (meal) kelimesinden türetilmiş.Bir şeyi gerçek anlamından başka şekilde anlamlandırma,zoraki bir anlam yüklemeye kalkışma demek.Argo bir karşılık ararsak (kıvırtma) diyebiliriz..

ikrar:
Yine Arapça bir kelime..Karar kelimesinden türev..İlk anlamı kararlaştırma demek.Buradaki anlamı ise dil ile söyleme,saklamayıp açıktan söyleme..
Özetle söylersek "tevil yoluyla ikrar" deyimi "bir şeyi anlamını değiştirerek kabul etme,dile getirme " şeklinde açıklanabilir.

12 Aralık 2009 Cumartesi

nebbaş ne demek ? Tasos Papadopulos ve Vehbi Koç'un nebbaşlarla ne bağlantısı olabilir?

"Nebbaş" kelimesinin basında az kullanılması bu tarz eylemlerin az yapılmasından olsa gerek.Türkçede bu eylemi anlatacak başka bir kelime (tek kelime olarak) yok...
Kelime bize Arapçadan geliyor tahmin edileceği gibi..Mezar soyan,ölü soyan anlamlarına geliyor.Mezarı gizlice,yetkisiz ve izinsiz açanların amaçları farklı olabilir ama,hepsi için "nebbaş" sıfatı kullanılıyor..
Gazetelerden bir haber: (11.Aralık.2009)
"Kıbrıs Rum Kesimi nebbaş skandalı ile sarsıldı. Kıbrıs Rum Kesiminin eski cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos'un mezarı açıldı ve cesedi çalındı."Aynı haberi Vatan Gazetesi de şöyle vermiş:
"Ceset çaldılar .Nebbaşlar, Papadopulos’un cesedini çaldı .Kıbrıs Rum kesiminin eski lideri Tasos Papadopulos’un ölüm yıl dönümünden hemen önce mezarından cesedinin çalındığı bildirildi. "
http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Papadopulosun_cesedi_mezarindan_calindi&tarih=12.12.2009&Newsid=275664&Categoryid=30
Tabii burada çalınan için (ceset) değil (kemikler) demek daha doğru olacak..
Benzer bir olay Türkiye'de 1996 tarihinde yaşanmıştı. Vehbi Koç'un cesedinin çalınmasıyla ilgili ayrıntı
http://arsiv.sabah.com.tr/2004/04/14/gnd105.html adresinde var..

Nebbaşı gayet iyi tanımlayan bir yazı da Haberturk Gazetesi'nde gözüme çarptı.Murat Bardakçı Eyüp'ün Nebbaşı başlıklı yazısında bakın neler diyor:
http://www.haberturk.com/yazarlar/595771-eyupun-nebbasi

Ve de bir şiir..Yazılarını her zaman çok severek okuduğum Yalçın Pekşen 2004 yılında Akşam Gazetesi'ndeki köşesinde Mevlana'dan bir alıntı yapıyor:

'Kişinin kendine ettiğini

Edemez kişiye hiçbir fani

Ayyaş edemez, sarhoş edemez

Mezar soyan nebbaş edemez"


30 Kasım 2009 Pazartesi

Şeb-i arus'un aruzla ilgisi var mı?Şeb-i Arus ne demek?

Gayet tabii iki kelimenin birbiriyle ilgisi yok?

Arus  عروس:Arapçadan gelmiş bir kelime.Anlamı gelin demek..
Şeb  شب : Farsçadan dilimize girmiş.Anlamı gece.
Şeb-i Arus ise düğün gecesi demek.Mevlevilikte ise (Mevlana'nın öldüğü,Tanrı'ya kavuştuğu gün) anlamında kullanılıyor.

Aşağıdaki alıntıda yazılış biçimi tabii ki yanlış.

"Şeb-i Aruz törenine katılmak üzere Konya'da bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TOKİ'nin toplu açılışında halka seslendi. Erdoğan konuşmasında, 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmasına dikkatleri çekti".
http://sabah.com.tr/Siyaset/2009/12/17/erdoganin_2005te_diyarbakirda_okudugu_siir

Hatırlayalım:
Aruz  عروض:Yine Arapça bir kelime ve bir nazım ölçü birimi.Lisede hepimizin başına dert olmuştu.Oysa iyi bir yöntem denenirse gayet kolay öğrenilebilir ve bulması çok zevklidir.Divan edebiyatında şairler eserlerini bu nazım biçimiyle oya gibi işlemişlerdir.

Şeb demişken bir not daha düşelim.Kuzey yarımkürede yılın en uzun gecesine eskiden şeb-i yelda derlermiş.(21 Aralık gecesi)
Tarih 24.05.2010.Hürriyet gazetesinde ilk sayfada bir haber başlığı ve Şeb-i Arus gene yanlış yazılmış.Bir de İnternet sitelerine baktım,neyse orada düzeltmişler..

7 Kasım 2009 Cumartesi

iltica etmek, mülteci olmak..

“DTP’liyim diyen iltica oluyor”
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12872400.asp?gid=233


Bu da ne demek dediğinizi duyar gibiyim.
İltica ve mülteci kelimeleri Türkçeye Arapçadan gelmiş.Bulunduğu yerden ayrılıp bir başka yere sığınana mülteci, bu eyleme de iltica etmek diyoruz.Yani (sığınmacı) mülteci, (sığınmak) da iltica etmek oluyor. Yineleyelim ; iltica, (etmek) fiiliyle,mülteci de (olmak) fiiliyle kullanılıyor.Özetle iltica eden kişi mülteci oluyor.Yukarıdaki gazete alıntısındaki gibi (iltica olmak) diye bir söyleyiş yok..

6 Kasım 2009 Cuma

Kim hoşça kal , kim güle güle der?

Bir de çeviri sorunumuz var..Yabancı bir dili iyi bilip de Türkçe’ye hakim olamamaktan kaynaklanıyor sorun..Çevirilerde Türkçe’de hiç olmayan söyleyiş ya da kelimeler kullanılıyor. Benim en çok rastladıklarımdan biri “hoşça kal-güle güle” ikilisi.
Türkçe’de giden “hoşça kal” diyerek ayrılır, ,kalan da onu “güle güle”diyerek uğurlar..…Ama bizim çeviri yapan kardeşlerimize göre kalan da giden de birbirine “hoşça kal” diyor..İngilizce’de herkesin “ bye bye” dediği gibi.İş o boyutlara vardı ki artık yerli dizilerde bile bu yanlışa bolca rastlıyoruz..
Örnek mi? 4.Kasım.2009’da Kanal D’de yayınlanan Yaprak Dökümü dizisinde kalanlar gidenleri “hoşça kal” diyerek uğurladılar..Hem de birkaç defa....Reşat Nuri Güntekin buna ne derdi acaba?

22 Eylül 2009 Salı

Apayrı dillerden gelen kelimeler bazen birbirine çok benzeyebilir..






Gurup (eski haliyle gurub) dilimize Arapça'dan gelmiş..Garp (batı) kelimesinden türemiş bir sözcük..Ay,güneş gibi gök cisimlerinin batması ve güneşin batma zamanı anlamında kullanılıyor...Gurup vakti...
Diğeri de küme,ortak özelliği olan varlıkların tümü ya da aynı amaç için bir araya gelen insanlar topluluğu gibi anlamlarda kullanılan, tek başına olduğu zaman grup,bazı ekleri aldığı zaman grub- biçiminde yazılan Fransızca'dan gelme bir kelime .
O zaman ne yapacağız,bu tabeladaki gibi yanlış yazacağımıza ,böyle bir işe kalkışırken çocuğumuzdan evdeki Türkçe Sözlüğü ya da Yazım Kılavuzu'nu ( muhakkak vardır) isteyip şöyle bir göz gezdireceğiz.Tabii tabeladaki tek yanlış bu değil.. "Gruplara iftar yemeği verilir" dense daha güzel ve doğru olacaktı...
Ne diyelim küçük bir dikkat, sorunu çözmemize yetecek...