Hoş geldiniz!

Benim derdim ne?

Muradım orada burada gördüklerimi, gözüme çarpanları ,gözüme batanları,gözden kaçanları, gözüme girenleri, özellikle basındaki Türkçe yazım ve söyleyiş detaylarını,habercilik hatalarını,sevaplarını yazıvermek...

Kimseyi kırmak,aşağılamak yok...

Eleştirilerin zekice ve efendice yapılanları kabulüm..

Saygılar...








16 Temmuz 2009 Perşembe

Yabancı yer adları ve etnik sıfatlarda karışıklık...

Basında olabilecek dil yanlışları yalnız yazarların değil aynı zamanda editörlerin ve yayın kuruluşunun yanlışıdır..Eğer editörünüz uyanmazsa Ekvator'la Ekvador'u karıştırabilir ,Yeni Zelanda ile Venezuela'yı iki (L) ile yazabilir (*),"Paris'te göstericiler döviz ve pankartlarla yürüdü" der çamları devirirsiniz..Hebercilikte biliyorum diye havalanmamak gerekir,bilmediğini sormak gerekir.Haberin en önemli kuralı olan doğruluk tabii ki dil için de geçerli.Haberinizde geçen yanlış bir kelime yada söyleyiş size olan güveni sarsar.
Romanya'dan gelen bir kişiden söz ediyorsak Rumen dememiz gerekir,roman değil.Roman (Roma'yla ilgili )demektir.Romen rakamı gibi.Polonyalıların kullandığı dil Lehçe'dir, çünkü ülkenin bizim dilimizdeki eski adı Lehistan'dır.Hindistan'da yaşayanlara Hintli denir,bir Türk boyu olan Uygurlara adı üstünda Uygur denir,son günlerde Çin'deki olaylar nedeniyle bazı TV spikerlerinin dediği gibi asla (Uygurlu) denebilemez...Türkmenistan'ın başkenti Aşkabad 'daki son iki A harfi aynen sadabad'daki abad gibi uzun olarak telaffuz .Kırgızistan'daki Celalabad kentiyle Pakistan'ın başkenti İslamabad da aynı şekilde okunur.. Pakistan ve Tacikistan'daki A harfleri uzun okunur,Yemen'in başkenti San'a diye yazılır,aynı kıt'a kelimesi gibi okunur, yağ markası gibi söylenmez(**) ,sonunda iki A harfi de olamaz..Suriye'nin başkenti Şam'a gittiğinizde havaalanı tabelasına bakıp "Sayın izleyiciler şu anda Damascus havaalanındayız" denmez,çünkü o kentin bizdeki adı Şam'dır...

(*) "2009'un Kainat Güzeli Venezüellalı" 24.08.2009 tarihli Akşam Gazetesi'nden bir haber başlığı...

(**) Bu maddeyi aylar once yazmıştım.Bu örnek 18.Mayıs.2010 tarihli.

"Sabah Aden'de cehennem sıcağını, öğleden sonra Taiz'de otobüsün camlarını kırarcasına yağan doluyu, akşam ise başkent Sanaa'da kazağın üzerine ceket giyilecek soğuğu gördüm"....." Bir de başkent Sanaa'da zamanı durduran 'Bab'ül Yemen' yani Yemen kapısından girilen 'eski şehir'"
http://www.aksam.com.tr/2010/05/18/yazar/17484/nagehan_alci/yemen_welcome_to_the_jungle___*_.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz ne dersiniz?
Anonim seçeneğini deneyin...