Hoş geldiniz!

Benim derdim ne?

Muradım orada burada gördüklerimi, gözüme çarpanları ,gözüme batanları,gözden kaçanları, gözüme girenleri, özellikle basındaki Türkçe yazım ve söyleyiş detaylarını,habercilik hatalarını,sevaplarını yazıvermek...

Kimseyi kırmak,aşağılamak yok...

Eleştirilerin zekice ve efendice yapılanları kabulüm..

Saygılar...








27 Ağustos 2009 Perşembe

LPG, "lepege" diye okunur...NTV de "neteve" diye...LPG ne demek?

Bir karışıklık da kısaltmaların okunuşu sırasında yaşanıyor..LPG kısaltması gibi..
İngilizce Liquefied Petroleum Gas kelimelerinin baş harfleri LPG. Ama bu terim Türkçeye Likit Petrol Gazı olarak çevrilmiş..O nedenle artık bu kısaltmayı (elpici) diye okumanın alemi yok...LPG'yi Türkçe'de (lepege) diye okumak gerekiyor...

Bir başka LPG kısaltması daha var ki o tıbbi bir terim.LPG masaj aletini bulan Fransız mühendisin adı Louis-Paul Guitay.Sisteme de kısaca onun adının baş harfleri verilmiş.Doktorlar bu kısaltmayı (elpici) diye okumayı tercih ediyorlarmış.Tıbbi terim olduğu için bir şey diyemeyiz.

Herşeye mantıklı bir cevap bulabiliyoruz ama koskoca haber kanalımız NTV kısaltmasının günde bin kere
" entivi" diye okunmasının mantığını bilen varsa beri gelsin..

23 Ağustos 2009 Pazar

Azınlıklar "yabancı" mı?



"Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükada'da, Türkiye'deki yabancı cemaat temsilcileri ve kanaat önderleriyle yemekte buluştu. "
Başbakan Erdoğan'ın Büyükada'daki görüşmesinin Hürriyet Gazetesi'nin 16.08.2009 tarihindeki başlığı böyle..Peki kim bu" yabancı" cemaat temsilcileri? Alman,İngiliz falan mı? Yoooo..Muhabir arkadaş Lozan Antlaşması'nda "azınlık" sayılan cemaat temsilcilerine böyle demeyi uygun bulmuş.Gazete de bu deyimde bir gariplik bulmamış ki aynen yayınlamış...İşte bu günlerde sık sık söz edilen açılım önce bu zihniyetten başlamalı...Toplantıya katılanlar:

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Devlet Bakanı Faruk Çelik, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bazı AK Partili milletvekilleri, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Süryani Kadim Kilisesi Patrik Vekili Yusuf Sağ, Ermeni Patrikhanesi temsilcisi Başpiskopos Aram Ateşyan, Süryani Ortodoks Kilisesi Metropoliti Yusuf Çetin, İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, iş adamları Cem Hakko, İshak Alaton, Avukat Kezban Hatemi, Gazeteci Oral Çalışlar. Fenerbahçeli eski futbolcu Lefter Küçükandonyadis.
Bunlardan hangisi "yabancı" oluyor acaba ?
Referans Gazetesi'nden Mensur Akgün ne güzel yazmış:

"Belli ki Kürt sorununu çözebilmek, daha demokratik bir ülkede yaşayabilmek için sadece yasaların, anayasanın değişmesi yetmeyecek. Toplum ve siyaset üstüne bütün anlayışımızın da değişmesi gerekecek. Değişmediği, vatandaşlığın, yani yerli veya yabancı olmanın anayasadan kaynaklanan bağa ilişkin bir "hak" olduğunu anlamadığımız sürece, daha çok hatalı haberler yapar, daha çok hak ihlal ederiz. Kürt sorununu da zor çözeriz."
Not: Karikatür Şalom Gazetesi'nden...

20 Ağustos 2009 Perşembe

şefkat,müşfik,şefkatli,

şefkat ve müşfik kelimeleri de Arapça.Şefkat,sevecenlik, müşfik veya şefkatli ise sevecen demek.Şefkat kadın ismi,müşfik de erkek ismi olarak kullanılıyor..Büyük oyuncu Müşfik Kenter'i anmadan geçmek olamaz....Bu kelimeler bazen (f) harfi yerine (v) harfiyle yazılıyor ki o zaman hatanın büyüğü oluyor.Lütfen dikkat,dilimiz bu kadar özeni hak ediyor..

asgari,askeri...Askeri ne demek? Asgari ne demek?

Gene Arapçadan dilimize gelmiş iki kelime...
Asgari,en az,en düşük,en alt ,minimum anlamında bir sıfat...
Askeri ise askerle,orduyla ilgili veya ilintili demek..Her iki kelimenin sonundaki (i) sesi uzun okunuyor...
Yani "asgari ücret" ve "askeri elbise" diyeceğiz.Ses benzerliği nedeniyle karıştırmaca yok...

portre ve porte.....karıştırılan iki kelime daha...Portre ne demek? Porte nedir?

Bu iki kelime her zaman değil genellikle "mali porte" deyiminde karıştırılıyor...
Bu kelimelerin her ikisi de dilimize Fransızcadan geçmiş..
Porte:Bir işin önemi,etki alanı demek.Ekonomi terimi olarak da bir iş için gereken para tutarı .Müzikte ise notaları üstüne yazdığımız beş paralel çizgiye deniyor.
Portre ise bir kimsenin yüzünün resmi ya da bir kimse veya nesnenin sözlü veya yazılı tasviri..

Yani özetleyecek olursak ekonomik konulardan bahsederken "mali porte " diyeceğiz."Mali portre" dersek hem çam devirmiş hem de bir çuval inciri berbat etmiş oluruz...

11 Ağustos 2009 Salı

Aklınıza fikrinize zekanıza sağlık...



Sevgili gençler,herşeyde olduğu gibi protestonun da zeka fışkıranı daha bir güzel oluyor doğrusu..."Örtülü pankart" dediğim protesto fikrinize bayıldım..Önce "zararsız ve itiraz edilemeyecek " bir slogan yazıp meydana sızmışşınız,sonra da asıl pankartı açıp şok yaratmışşınız...Bu eylem, ben sizin yaşınızdayken bazı "misafir" denizcilerin üstüne su tabancasından kıpkırmızı mürekkep fışkırtmak kadar zekiceydi..Başbakan Erdoğan da bugün
'O gençleri adaba davet ediyorum' demiş..İlahi ,bundan adaplı protesto olur mu?

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Limon Ağacı ve dayanılmaz Türkçe hataları...


Kitabın adı:Limon Ağacı.Yazan Sandy Tolan.Çeviren:Engin Wang..
Bildik Filistin-İsrail ikileminde geçen öykünün konusu harika.Neredeyse gün gün bir tarihe tanıklık ediyoruz..Ama ama ama...
Kitabın daha ilk sayfalarında başlayan Türkçe hataları beni bir türlü rahat bırakmıyor ve kitapla aramda kocaman bir duvar oluşturuyor..Ve oturup ilgili yayınevine aşağıdaki mektubu yazıyorum:


" Sayın yetkili,

Limon Ağacı kitabınızı okumaktayım.Ama duraklayarak ve kelimelerin altını çizerek..Çünkü Türkçe hataları ve yazım bozuklukları akıl alır gibi değil…

Okuyup geçeyim ve bunlara boş vereyim dedim ama içim rahat etmedi.Nereden başlasam bilmiyorum ama ,takıldığım cümleleri ve kelimeleri sayfa numarasını yanına yazarak ileteyim dedim…

İngiliz kuvvetlerinin oturum (?) yerleri…(37)

Bir delege………….dikeceklerdi (özne-yüklem uyumsuz) (38)

Kalabalık…………..uğramışlardı (özne-yüklem uyumsuz) (39)

Kızların okul öğretmenleri (40)

Atlarla çekilen arabalar markete girerken….( pazaryeri olmasin) (40)

Sephardic Yahudilerin (Safarad olmasin) 65

Kırk yedi bin Bulgaristan Yahudileri ( Yahudisi demek gerekmiyor mu?) (75)

Okul öğretmenleri ..( öğretmen demek yetmiyor mu?) 78

Dört tanksavar silahlar…. (silah ) (93)

Yalınayaklı birliğin…(yalınayak) 95

İnsafsizca çok zekice saldırı …(?) 100

Zeytin ağaçlıkları (?) (Türkçe'de zeytinlik)134

Fava yardımı (?) 135

Oryantal feryatlar….137

Gamal Abdul Nasser (Cemal Abdülnasir yada kisaca Nasir diyoruz)
Fetih (186) Fatah (187)

Mohammed Heikal (Türkiye'de Muhammet Hasaneyn Heykel diye bilinir.Ünlü gazeteci.. ) 198

5 Haziran 1967 yılında (tarihinde) (199)

Umm Kulthum (Ümmü Gülsüm olmasin?) 201

Bunlar Dalia’nin İsrail ordusundaki aynı yaştakilerdi (yaşıtları) (226)

Hapishane gardiyanları (gardiyan yeterli ) (281)

İnanın takıldığım sözcükleri çizmekten yoruldum…Emeğe saygım var,çeviren arkadasın Türkçe'sinde hatalar olabilir, ama bunu redakte edecek bir editörünüz yok mu?...Kolaylıklar diliyorum…"

diye bitirmişim mektubu .Bana en dokunan şey de kitabın Elif Şafak tarafından "önerildiğinin" yazılması..Ama kitabı okurken anlıyoruz ki Elif Şafak -muhtemelen- kitabın İngilizcesini görmüş.Limon Ağacı'nın Türkçe'ye çevrilmiş halini görseydi eminim Elif Şafak bu "öneride bulunurken" bir kez daha düşünürdü...
Bir not: Geçen gün kitapçıya uğradığımda Limon Ağacı'nın yeni baskısını gördüm.Kitabın çevirmenini değiştirmişler.Ama yukardaki düzeltmeleri yapıp yapmadıklarını tabii ki anlayamadım..Yanımda bu notlar olmadığı için kontrol olanağım olmadı.Kitabı ikinci kez satın alacak halim de yok..Bir yerde inceleyebilirsem tekrar yazarım..