Hoş geldiniz!

Benim derdim ne?

Muradım orada burada gördüklerimi, gözüme çarpanları ,gözüme batanları,gözden kaçanları, gözüme girenleri, özellikle basındaki Türkçe yazım ve söyleyiş detaylarını,habercilik hatalarını,sevaplarını yazıvermek...

Kimseyi kırmak,aşağılamak yok...

Eleştirilerin zekice ve efendice yapılanları kabulüm..

Saygılar...








19 Kasım 2018 Pazartesi

TRT TÜRKİYE'NİN SESİ RAYOSU VOICE OF TURKEY ANILAR 3)

Türkiye’nin Sesi’ndeki yabancı dil kadrolarında ilginç kişiler vardı.
Ekber Menemencioğlu, İngilizce masasında mütercim spikerdi.Çılgın,neşeli bir arkadaşımızdı.Namık Kemal'in torun çocuğu,eski diplomatlardan Turgut Menemencioğlu'nun oğlu.Sonradan.TRT'den ayrılıp Birleşmiş Milletler'e girdi.Oradan emekli olduğunu duydum.Kızımız 1974 yılında doğduğunda fotoğraf makinemiz yoktu.Ekber bir gün bize çaya geldiğinde onun bol bol fotoğrafını çekmişti.Hâlâ albümümüzde dururlar.
Bir de hanedan mensubumuz vardı. Enver Paşa’nın kızı Türkan Mayatepek.Fransızca mütercim-spikerdi.Onunla çalışıyor olmak tarihi yaşamak gibiydi.O sıralarda Şevket Süreyya’nın Enver Paşa kitabını okuyordum.Kitap üzerine sık sık sohbet ederdik.Kitaptaki bilgilerin doğruluğunu ona teyit ettirmiştim.İlişkilerinde çok mesafeliydi.Biraz aldığı saray terbiyesi biraz da sefire olmanın etkisiydi belki.
İlber Ortaylı’nın annesi Şefika hanım Rusça, Sevgi Soysal’ın yengesi Karin Yenen ,Seha Meray’ın karısı Elizabeth Meray,Orhan Asena’nın gelini Engin , çevirmen Metin Alemdar Almanca masasından aklımda kalanlar.TRT Dinleme servisinde eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın da kısa bir dönem Almanca dinleme yaptığı söylüyor arkadaşlar ama ben anımsamıyorum.Ama Mesut Yılmaz’ın amca kızı Sezen Ergül’ü tanıyorum.O da dinleme servisindeydi.
Dinleme servisinden bir güzel insan da Zübeyir Han’dı. Zübeyir soyadından anlaşılacağı gibi asil bir aileden geliyordu,Afganistan krallık ailesine mensuptu.Oğlu Ahmet Kasım Han,o zamanlar ortaokulda falandı.Şimdi televizyonlarda siyaset bilimci bir akademisyen olarak  yorumlarını izliyor;”Keşke Zübeyir de görebilseydi” diyorum.
Neşe kaynağı arkadaşımız Tuğrul Eryılmaz da haber Merkezinden sürgün edilip bir süre Türkiye'nin Sesi, Radyosu'nda çalışmıştı.
Bir başka anımsadığım isim de Zeynep Göğüş’tü.Eski politikacılardan Ali İhsan Göğüş’ün kızı.O haberde değil program servisinde çalışıyordu.O zamanlar özel kolejler daha azken ve yurtdışında öğrenim olanakları daha kısıtlıyken ancak çok şanslı bir azınlığın iyi yabancı dil öğrenmesine olanak vardı.Öğrenebilenler de TRT’dekiler gibi ya diplomat ya siyasetçi ya da zengin çocuklarıydı.Ya da başka bir ülkede doğup büyümüş,sonra bir nedenle Türkiye’ye gelmiş kişilerdi.
Türkiye’nin Sesi Radyosu kurulduğu 1937 yılından itibaren hem Türkçe hem de yabancı dillerde kısa dalga üzerinden Türkiye’nin tanıtımı için yayın yapan,güncel haberler veren bir birimdi.O zamanlar TRT’nin diğer radyolarında yayınlanmayan arabesk müzik bile burada yayınlanırdı.Bu biraz da Demirperde gerisinden Türkçe yayın yapan bazı yabancı radyolarla başa çıkabilmek içindi sanırım.Örneğin Sofya radyosu her türlü Türk müziği çalardı.1960’lı yıllardan itibaren Avrupa’ya yollanan işçilerimiz Türkiye’nin Sesi Radyosu için de yeni bir dinleyici kitlesi oluşturmuştu.Türkçe yayınlar bu nedenle genişletilmişti.Türkçe yayınların önemli bölümünü Avrupa’da ve Libya gibi ülkelerde çalışan işçilerimizle ilgili haberler ve programlar oluşturuyordu.Biz de bu nedenle haberlerde özellikle Çalışma Bakanlığı ile yakın temas halindeydik.Haber kaynaklarımız elbette başta TRT Haber Merkezi,ajanslar,kendi muhabirlerimiz ve Dinleme Servisi’ydi.Ayrıca önemli günlük gazetelerden derlediğimiz Basın Özetleri’ni hazırlardık.Bu Türkçe ve yabancı diller ayrı ayrı yazılırdı.Sabah işe geldiğimizde hangimiz görevliyse hemen gazeteleri hızlıca tarar Basın Özetlerini yazardı.
.../....

1 yorum:

Siz ne dersiniz?
Anonim seçeneğini deneyin...