Belki 60 yıl sonra tesadüfen elime geçen Vadideki Zambak'ı tekrar ve daha da anlayarak okudum. Öyle aşklar mazilerde mi kaldı yoksa kimse Balzac gibi anlatamıyor mu? Bilemedim. Kitapta bir yer çok dikkatimi çekti. Elbette çocuk bilgimle o noktayı o zaman anlayamamışımdır.
Balzac diyor ki: " 𝗦𝗮𝗱𝗶'yi şiirinin bir parçasıyla anlayacağınız gibi ,bir buketin birkaç çiçeğindeki renk ve değişimler aracılığıyla yapılan bu hoş iletişimi de anlayabilirsiniz. Hiçbir aşk itirafı, çılgınca bir sevdaya ait hiçbir tutku gösterisi,bu renk senfonileri kadar şiddetli bir şekilde insanı sarmamıştır" Felix bu çiçekleri sevdiğine vermek için saatlerce kırlarda tek tek toplamıştır. Bir buket için böylesine yazabilmek herkese nasip olmaz.
Peki Sadi-i Şirazî kim.
13. yüzyılda yaşamış İranlı bir şair. Sadi , Moğol istilasını, Selçuklu egemenliğini ,Haçlı seferlerini , iç savaşları görmüştür. Firdevsi ,Hafız ve Ömer Hayyam gibi Fars şiirinin en büyük temsilcisinden biridir.
Balzac'ın, Ziya Paşa'nın , Mehmet Akif'in övgüyle söz etti Sadi ne demiş ;
"𝑵𝒆 𝒌𝒂𝒅𝒂𝒓 𝒃𝒊𝒍𝒊𝒓𝒔𝒆𝒏 𝒃𝒊𝒍 𝒃𝒊𝒍𝒎𝒆𝒅𝒊𝒈̆𝒊𝒏 𝒉𝒂𝒅𝒅𝒊𝒏𝒔𝒆, 𝒃𝒊𝒓 𝒉𝒊𝒄̧𝒔𝒊𝒏"
Şair Sâdi-i Şirazi devam ediyor : "İçki içti, sarhoş oldu, o içki onu ele verdi, yalpalayarak yürüyor besbelli günah işlemiş. Haram yiyen de sarhoş olsaydı, gıybet eden de sarhoş olsaydı, iftira atan da sarhoş olsaydı, sú-i zan yapan da sarhoş olsaydı, zulmeden de sarhoş olsaydı, sen sokağa, çarşıya, pazara çıktığında kimseyi ayık göremezdin."
İyi okumalar....

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz ne dersiniz?
Anonim seçeneğini deneyin...