Benim de içimden geçiyordu şu (vetere) ve (kam.spiker) meselesini yazayım diye.
Bir de baktım sevgili meslektaşım ve de TRT'den arkadaşım Reha Muhtar yazmış (vetere) yi , hem de bir başka TRT'ci abimizden alıntı yaparak..
Önce Reha'nın yazısına bir göz atalım:
"Ben “acı var mı acı”ya varacak kadar basit bir Türkçe’yle televizyon haberlerini vermek isterken, günlerden bir gün “vetere” diye bir kelime dönüp dolaşmaya başladı televizyoncu dilinde...
Üç günlük genç spikerler, yılların haber spikerine kadar herkesi aldı bir moda:
“Şimdi veteremizi izliyoruz...
Ulan ne mene birşey bu VETERE (kısaltılmışı VTR)...
Havalı havalı Frankafon bir çağrışım katarak, Harvard’da okuyup, yabancı dil olarak Fransızca almış bir edayla VETERE diye sallama...”
Haber toplantılarında o kadar çok salladım ki “Kardeşim VETERE deyip durmayın şuna... Bandımızı giriyoruz deyin yeter...” diye...
Sonunda kırk defa söyleyince insanın başına gelirmiş ya, bir gün konuklu bir programımda dilimin ucuna bant sözcüğü gelmez oldu...
Söyledim mi ben de VETERE sözcüğünü yayında...
Erol Aksoy kulakları çınlasın, inanılmaz zeki bir adamdı benim de televizyon haberlerinde eleştirilecek kadar günlük konuşma dilinden yana olduğumu bilirdi...
Fırsatı kaçırmadı...
“Reha” dedi, “VETERE diyorsun, izleyici anlamaz, değil mi?..”
Erol Aksoy böyle bir patrondu işte...
Fırsatı buldu mu kaçırmazdı...
Dün Aktüel dergisini okurken baktım Eurovison Şarkı Yarışmalarını Milat’tan bu yana sunmasıyla meşhur spiker abimiz Bülent Özveren bu VETERE olayının Seda Sayan tarafından topluma mal edildiğini açıklarken şöyle konuşmuş: “VTR, video tape recorder’ın kısaltılmışı... Bunu İngilizce nasıl söylersin?..
Vi-Ti-Ar... Biz BBC’ye Be-be-ce mi diyoruz, yoksa bi-bi-si mi?..
Kadırgalı Aysel yani Seda Sayan, VE-TE-RE dedi öyle kaldı...
Bir yerde görürsem kulaklarını çekeceğim...
Türkçemiz Kadırgalı Aysel’e kalmış daha ne söyleyeyim ben?..”
güzel söylüyor da Bülent Özveren Abi, onun sözlerinden Kadırgalı Seda Sayan’a kalmasaydı Türkçemiz, VE-TE-RE yerine Vİ-Tİ-AR diyeceğimiz çıkıyor ortaya...
Ve-Te-Re falan denmesinden zinhar yana değilim ben...
Ama “Kadırgalı’ya kaldı Türkçemiz” falan deyip “derinden aydın havası aşağılamasından” hafif rahatsız oldum Bülent Abi’nin... "
Devamı: http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=11.11.2007&Newsid=297574&Categoryid=4&wid=136#ixzz0jxjgVtRA
Aynen ben de rahatsız oldum "Kadırgalı" deyiminden.Üstelik bu kadar anlı şanlı "spiker" bu hatayı yaparken Seda Sayan haydi haydi yapabilir.
Bu (vetere) kelimesi kim ne derse desin özel televizyonların yayına girmesiyle söylenir oldu.TRT yıllarında kimse böyle bir şey söylememişti.,Çünkü TRT'de ve özellikle Haber Merkezi'nde bunun adı (bant)tı. Ve de bu bantlar üç çeşit olurdu.
a) Geride doğal ses barındıran,ayrıca bir de üstüne ses döşenmiş olanına (sesli bant) denirdi.Bu durumda yayındaki spiker bandın sadece giriş kısmını okurdu.Sonra (sesli bant) akıp giderdi. Ama spikerler (sesli bant)ı anons ederken (vetere) falan demezler (bandımızı veriyoruz) derler ya da hiç bir şey demezler,bant yayın akışı içinde kendiliğinden yayına girerdi.
b) Diğeri ise spikerin o sırada okuduğu habere sadece görüntü olarak eşlik eden banttı.Bu bantta yalnızca doğal efektler olurdu.Bu banda DSF denirdi (Doğal ses fonda ) kelimelerinin kısaltması.
c) Bir de tamamen sessiz bantlar vardı ki bunlar genellikle donukkare görüntülerden oluşurdu.
Biz TRT'de esas bant türü (beta) olduğu için sesli bantlara (Beta/sesli) , dsf veya sessiz bantlara da (Beta/dsf ya da Beta/sessiz ) derdik.
İşte bu bantların kaydedildiği veya oynatıldığı cihazın adıydı (VTR) yani (video tape recorder ) .
Şimdi dijital yayın nedeniyle neredeyse tarih oldu tabii. Unutulmasın diye iki resmini koydum yukarıya..
Gelelim (KAM.SPİKER) e...
Efendim, Türkiye'de radyo ve televizyon yayınlarını yapan ilk kurum TRT olduğu için bazı şeylerden söz ederken (TRT'de şöyle böyle yapardık) diyorum.Bu sadece radyo ve televizyon haberleri dilinin ilk uygulamasının doğal ve tarihsel olarak TRT'de başlamasından ötürüdür.
TRT'de televizyon haberi metni yazılırken haberin girişinin (flaşının) sol yanına KAM/SPİKER notu konurdu ki bu (kamera spikerde) anlamına gelirdi.Yani o sırada ekranda sadece spiker gözükürdü.Özel televizyonlar yayına başlarken doğal olarak TRT'den ayrılan arkadaşlarımız görev aldılar.Böylece TRT'den özel televizyonlara geçen bu (İKİLİ) yani (kam.spiker) kelimeleri sonunda (haberin girişi) anlamında kullanılır oldu.
Şimdi artık genç meslektaşlarımız bunu sanki tek kelimeymiş gibi söyleyip duruyorlar:
"-Kamspikeri yazdın mı şekerim?" "-Bu kamspiker olmuş mu ?"
-Olmamış!
Bir de baktım sevgili meslektaşım ve de TRT'den arkadaşım Reha Muhtar yazmış (vetere) yi , hem de bir başka TRT'ci abimizden alıntı yaparak..
Önce Reha'nın yazısına bir göz atalım:
"Ben “acı var mı acı”ya varacak kadar basit bir Türkçe’yle televizyon haberlerini vermek isterken, günlerden bir gün “vetere” diye bir kelime dönüp dolaşmaya başladı televizyoncu dilinde...
Üç günlük genç spikerler, yılların haber spikerine kadar herkesi aldı bir moda:
“Şimdi veteremizi izliyoruz...
Ulan ne mene birşey bu VETERE (kısaltılmışı VTR)...
Havalı havalı Frankafon bir çağrışım katarak, Harvard’da okuyup, yabancı dil olarak Fransızca almış bir edayla VETERE diye sallama...”
Haber toplantılarında o kadar çok salladım ki “Kardeşim VETERE deyip durmayın şuna... Bandımızı giriyoruz deyin yeter...” diye...
Sonunda kırk defa söyleyince insanın başına gelirmiş ya, bir gün konuklu bir programımda dilimin ucuna bant sözcüğü gelmez oldu...
Söyledim mi ben de VETERE sözcüğünü yayında...
Erol Aksoy kulakları çınlasın, inanılmaz zeki bir adamdı benim de televizyon haberlerinde eleştirilecek kadar günlük konuşma dilinden yana olduğumu bilirdi...
Fırsatı kaçırmadı...
“Reha” dedi, “VETERE diyorsun, izleyici anlamaz, değil mi?..”
Erol Aksoy böyle bir patrondu işte...
Fırsatı buldu mu kaçırmazdı...
Dün Aktüel dergisini okurken baktım Eurovison Şarkı Yarışmalarını Milat’tan bu yana sunmasıyla meşhur spiker abimiz Bülent Özveren bu VETERE olayının Seda Sayan tarafından topluma mal edildiğini açıklarken şöyle konuşmuş: “VTR, video tape recorder’ın kısaltılmışı... Bunu İngilizce nasıl söylersin?..
Vi-Ti-Ar... Biz BBC’ye Be-be-ce mi diyoruz, yoksa bi-bi-si mi?..
Kadırgalı Aysel yani Seda Sayan, VE-TE-RE dedi öyle kaldı...
Bir yerde görürsem kulaklarını çekeceğim...
Türkçemiz Kadırgalı Aysel’e kalmış daha ne söyleyeyim ben?..”
güzel söylüyor da Bülent Özveren Abi, onun sözlerinden Kadırgalı Seda Sayan’a kalmasaydı Türkçemiz, VE-TE-RE yerine Vİ-Tİ-AR diyeceğimiz çıkıyor ortaya...
Ve-Te-Re falan denmesinden zinhar yana değilim ben...
Ama “Kadırgalı’ya kaldı Türkçemiz” falan deyip “derinden aydın havası aşağılamasından” hafif rahatsız oldum Bülent Abi’nin... "
Devamı: http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=11.11.2007&Newsid=297574&Categoryid=4&wid=136#ixzz0jxjgVtRA
Aynen ben de rahatsız oldum "Kadırgalı" deyiminden.Üstelik bu kadar anlı şanlı "spiker" bu hatayı yaparken Seda Sayan haydi haydi yapabilir.
Bu (vetere) kelimesi kim ne derse desin özel televizyonların yayına girmesiyle söylenir oldu.TRT yıllarında kimse böyle bir şey söylememişti.,Çünkü TRT'de ve özellikle Haber Merkezi'nde bunun adı (bant)tı. Ve de bu bantlar üç çeşit olurdu.
a) Geride doğal ses barındıran,ayrıca bir de üstüne ses döşenmiş olanına (sesli bant) denirdi.Bu durumda yayındaki spiker bandın sadece giriş kısmını okurdu.Sonra (sesli bant) akıp giderdi. Ama spikerler (sesli bant)ı anons ederken (vetere) falan demezler (bandımızı veriyoruz) derler ya da hiç bir şey demezler,bant yayın akışı içinde kendiliğinden yayına girerdi.
b) Diğeri ise spikerin o sırada okuduğu habere sadece görüntü olarak eşlik eden banttı.Bu bantta yalnızca doğal efektler olurdu.Bu banda DSF denirdi (Doğal ses fonda ) kelimelerinin kısaltması.
c) Bir de tamamen sessiz bantlar vardı ki bunlar genellikle donukkare görüntülerden oluşurdu.
Biz TRT'de esas bant türü (beta) olduğu için sesli bantlara (Beta/sesli) , dsf veya sessiz bantlara da (Beta/dsf ya da Beta/sessiz ) derdik.
İşte bu bantların kaydedildiği veya oynatıldığı cihazın adıydı (VTR) yani (video tape recorder ) .
Şimdi dijital yayın nedeniyle neredeyse tarih oldu tabii. Unutulmasın diye iki resmini koydum yukarıya..
Gelelim (KAM.SPİKER) e...
Efendim, Türkiye'de radyo ve televizyon yayınlarını yapan ilk kurum TRT olduğu için bazı şeylerden söz ederken (TRT'de şöyle böyle yapardık) diyorum.Bu sadece radyo ve televizyon haberleri dilinin ilk uygulamasının doğal ve tarihsel olarak TRT'de başlamasından ötürüdür.
TRT'de televizyon haberi metni yazılırken haberin girişinin (flaşının) sol yanına KAM/SPİKER notu konurdu ki bu (kamera spikerde) anlamına gelirdi.Yani o sırada ekranda sadece spiker gözükürdü.Özel televizyonlar yayına başlarken doğal olarak TRT'den ayrılan arkadaşlarımız görev aldılar.Böylece TRT'den özel televizyonlara geçen bu (İKİLİ) yani (kam.spiker) kelimeleri sonunda (haberin girişi) anlamında kullanılır oldu.
Şimdi artık genç meslektaşlarımız bunu sanki tek kelimeymiş gibi söyleyip duruyorlar:
"-Kamspikeri yazdın mı şekerim?" "-Bu kamspiker olmuş mu ?"
-Olmamış!
O zaman ne yapacağız? Kısa,basit ve anlaşılır tek kelime kullanacağız:"GİRİŞ" Ya da iki kelime :"HABER GİRİŞİ"
İlginç..!
YanıtlaSil"vetere" kelimesini kullanmak üzereydim ki şeytan dürttü,nedir bu vetere?
Teşekkürler :)
Not:"vetere" bana Savaş Ay'ı anımsatıyor,Seda Sayan'a haksızlık etmeyelim...
sedis,