Hoş geldiniz!

Benim derdim ne?

Muradım orada burada gördüklerimi, gözüme çarpanları ,gözüme batanları,gözden kaçanları, gözüme girenleri, özellikle basındaki Türkçe yazım ve söyleyiş detaylarını,habercilik hatalarını,sevaplarını yazıvermek...

Kimseyi kırmak,aşağılamak yok...

Eleştirilerin zekice ve efendice yapılanları kabulüm..

Saygılar...








27 Nisan 2010 Salı

Yok böyle bir kelime! Hayvancı diye bir kelime var mı?





Sözlükler * diyor ki: hayvan,hayvanca, hayvancık,hayvancılık,hayvani var ama "hayvancı" diye bir kelime yok.nokta.
*Örneğin TDK,Redhouse
25.05.2010.Sabah gazetesi internet sitesinde bir haber başlığı:

"-Ünlü isim hayvancı oldu"...Buyur buradan yak!..




.



13 Nisan 2010 Salı

Keşke Yazım Kılavuzu'na baksalardı...son hecedeki (u,ü) sorunu..

Bütün mesele hepsi Arapçadan gelen ve -ul
harfleriyle biten kelimelerde.
Mahsul,mamul,makbul
malul,makul,maktul, meçhul...
Bu kelimelerin sonundaki (L) sesi heceyi inceltiyor ve insanı şaşırtıyor. Bu nedenle bu kelimelerin son hecesi hatalı olarak ) ile yazılıyor. Oysa son hece kalın sesli olan (u) ile yazılır ama ince ek alır. Bu kelimeleri Yazım Kılavuzu'nda aradığınızda yanlarındaki ekiyle karşılaşırsınız. Bu demektir ki bu kelimelerin sonuna ince ek gelecek. Aynı nedenle bu kelimelerin çoğul eki de (-ler) şeklindedir. ,


örnek:maktulü,mahsulün,malulen,makuldür,meçhule, meçhuller.......Peki bu tabeladaki kelime ne olacaktı? : (mamulleri). Zor mu geliyor? O zaman has Türkçe (ürün) deyiverin olsun bitsin.











Gel de hatırlama!.

"Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan." Y.K.Beyatlı




Mezkûr da bu kelimelere örnek sayılabilir.Ondaki incelmenin nedeni ise ( Arapçadaki ince k sesi).مزكورBu kelimenin Türkçede (mezkûr) inceltme işaretiyle yazılması gerekiyor. Ama ve asla resimdeki gibi yazılamaz..





9 Nisan 2010 Cuma

Keşke Yazım Kılavuzu'na baksalardı...




Hafriyat kelimesi birçok yerde yanlış yazılıyor ve çoğunlukla (harf) kelimesiyle karıştırılıyor.Belki bu az kullanılan bir kelime olmasından kaynaklanıyor.Yazım Kılavuzu,işte bu durumlar için gerekli.
Kelime Arapça (hafr= toprağı kazma )
kökünden türemiş.Anlamı da (kazma,kazı yapma ) demek.

2 Nisan 2010 Cuma

VETERE ne ki,yenir mi içilir mi? VTR nedir?KAM.SPİKER ne demek?



Benim de içimden geçiyordu şu (vetere) ve (kam.spiker) meselesini yazayım diye.
Bir de baktım sevgili meslektaşım ve de TRT'den arkadaşım Reha Muhtar yazmış (vetere) yi , hem de bir başka TRT'ci abimizden alıntı yaparak..
Önce Reha'nın yazısına bir göz atalım:


"Ben “acı var mı acı”ya varacak kadar basit bir Türkçe’yle televizyon haberlerini vermek isterken, günlerden bir gün “vetere” diye bir kelime dönüp dolaşmaya başladı televizyoncu dilinde...
Üç günlük genç spikerler, yılların haber spikerine kadar herkesi aldı bir moda:
“Şimdi veteremizi izliyoruz...
Ulan ne mene birşey bu VETERE (kısaltılmışı VTR)...
Havalı havalı Frankafon bir çağrışım katarak, Harvard’da okuyup, yabancı dil olarak Fransızca almış bir edayla VETERE diye sallama...”
Haber toplantılarında o kadar çok salladım ki “Kardeşim VETERE deyip durmayın şuna... Bandımızı giriyoruz deyin yeter...” diye...
Sonunda kırk defa söyleyince insanın başına gelirmiş ya, bir gün konuklu bir programımda dilimin ucuna bant sözcüğü gelmez oldu...
Söyledim mi ben de VETERE sözcüğünü yayında...
Erol Aksoy kulakları çınlasın, inanılmaz zeki bir adamdı benim de televizyon haberlerinde eleştirilecek kadar günlük konuşma dilinden yana olduğumu bilirdi...
Fırsatı kaçırmadı...
“Reha” dedi, “VETERE diyorsun, izleyici anlamaz, değil mi?..”
Erol Aksoy böyle bir patrondu işte...
Fırsatı buldu mu kaçırmazdı...
Dün Aktüel dergisini okurken baktım Eurovison Şarkı Yarışmalarını Milat’tan bu yana sunmasıyla meşhur spiker abimiz Bülent Özveren bu VETERE olayının Seda Sayan tarafından topluma mal edildiğini açıklarken şöyle konuşmuş: “VTR, video tape recorder’ın kısaltılmışı... Bunu İngilizce nasıl söylersin?..
Vi-Ti-Ar... Biz BBC’ye Be-be-ce mi diyoruz, yoksa bi-bi-si mi?..
Kadırgalı Aysel yani Seda Sayan, VE-TE-RE dedi öyle kaldı...
Bir yerde görürsem kulaklarını çekeceğim...
Türkçemiz Kadırgalı Aysel’e kalmış daha ne söyleyeyim ben?..”
güzel söylüyor da Bülent Özveren Abi, onun sözlerinden Kadırgalı Seda Sayan’a kalmasaydı Türkçemiz, VE-TE-RE yerine Vİ-Tİ-AR diyeceğimiz çıkıyor ortaya...
Ve-Te-Re falan denmesinden zinhar yana değilim ben...
Ama “Kadırgalı’ya kaldı Türkçemiz” falan deyip “derinden aydın havası aşağılamasından” hafif rahatsız oldum Bülent Abi’nin... "

Devamı: http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=11.11.2007&Newsid=297574&Categoryid=4&wid=136#ixzz0jxjgVtRA

Aynen ben de rahatsız oldum "Kadırgalı" deyiminden.Üstelik bu kadar anlı şanlı "spiker" bu hatayı yaparken Seda Sayan haydi haydi yapabilir.
Bu (vetere) kelimesi kim ne derse desin özel televizyonların yayına girmesiyle söylenir oldu.TRT yıllarında kimse böyle bir şey söylememişti.,Çünkü TRT'de ve özellikle Haber Merkezi'nde bunun adı (bant)tı. Ve de bu bantlar üç çeşit olurdu.
a) Geride doğal ses barındıran,ayrıca bir de üstüne ses döşenmiş olanına (sesli bant) denirdi.Bu durumda yayındaki spiker bandın sadece giriş kısmını okurdu.Sonra (sesli bant) akıp giderdi. Ama spikerler (sesli bant)ı anons ederken (vetere) falan demezler (bandımızı veriyoruz) derler ya da hiç bir şey demezler,bant yayın akışı içinde kendiliğinden yayına girerdi.

b) Diğeri ise spikerin o sırada okuduğu habere sadece görüntü olarak eşlik eden banttı.Bu bantta yalnızca doğal efektler olurdu.Bu banda DSF denirdi (Doğal ses fonda ) kelimelerinin kısaltması.

c) Bir de tamamen sessiz bantlar vardı ki bunlar genellikle donukkare görüntülerden oluşurdu.
Biz TRT'de esas bant türü (beta) olduğu için sesli bantlara (Beta/sesli) , dsf veya sessiz bantlara da (Beta/dsf ya da Beta/sessiz ) derdik.
İşte bu bantların kaydedildiği veya oynatıldığı cihazın adıydı (VTR) yani (video tape recorder ) .
Şimdi dijital yayın nedeniyle neredeyse tarih oldu tabii. Unutulmasın diye iki resmini koydum yukarıya..

Gelelim (KAM.SPİKER) e...
Efendim, Türkiye'de radyo ve televizyon yayınlarını yapan ilk kurum TRT olduğu için bazı şeylerden söz ederken (TRT'de şöyle böyle yapardık) diyorum.Bu sadece radyo ve televizyon haberleri dilinin ilk uygulamasının doğal ve tarihsel olarak TRT'de başlamasından ötürüdür.
TRT'de televizyon haberi metni yazılırken haberin girişinin (flaşının) sol yanına KAM/SPİKER notu konurdu ki bu (kamera spikerde) anlamına gelirdi.Yani o sırada ekranda sadece spiker gözükürdü.Özel televizyonlar yayına başlarken doğal olarak TRT'den ayrılan arkadaşlarımız görev aldılar.Böylece TRT'den özel televizyonlara geçen bu (İKİLİ) yani (kam.spiker) kelimeleri sonunda (haberin girişi) anlamında kullanılır oldu.


Şimdi artık genç meslektaşlarımız bunu sanki tek kelimeymiş gibi söyleyip duruyorlar:
"-Kamspikeri yazdın mı şekerim?" "-Bu kamspiker olmuş mu ?"
-Olmamış!
O zaman ne yapacağız? Kısa,basit ve anlaşılır tek kelime kullanacağız:"GİRİŞ" Ya da iki kelime :"HABER GİRİŞİ"


1 Nisan 2010 Perşembe

velev ki .... ne ki?



velev ki..
Öyle kelimeler vardır duymazsınız duymazsınız sonra bir siyasetçi söyler,bir anda ilgi odağı olur.
Yıllar önce bir siyasimiz "kerhen" demişti de hemen sözlüklere sarılmıştı insanlar.Tabii o yıllarda internet falan yoktu.Şimdi hiç olmazsa bilmediğimiz kelimeleri örnek cümleleriyle anında bulabiliyoruz.Ama siz siz olun gene de doğru kaynaklardan arayın kelimelerinizi.
Bu seferki siyasetçimiz Başbakan Erdoğan..
"Velev ki" kelimesini 14.Ocak.2008'de de türban için şöyle kullanmıştı:
'Velev ki siyasi simge, suç mu?'http://www.stargazete.com/politika/velev-ki-siyasi-simge-suc-mu-82651.htm
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu kelimeyi şimdi de Anayasa değişikliği için atılan imzalar için yapılan bir tartışma üzerine kullanıyor..
Kendisi de bunu farketmiş ki şöyle de bir cümle kurmuş:
"Bakın bunların hepsini bir tarafa atın. Velev ki böyle olduğunu kabul edin, benim ikinci 'velev ki bu', kabul edin, buradaki sayı, sayı itibarıyla 184'ün çok üstünde mi ? Çok üstünde. Dert ne? "
http://www.haber7.com/haber/20100401/Erdogan-Benim-ikinci-velev-ki-bu-Video.php
Peki "velev ki" ne demek?
Velev, Arapça bir kelime ve (bile,olsa bile) anlamına geliyor ve Türkçe (ki) edatıyla kullanıldığında da anlamı pek değişmiyor (farzedin ki,tutun ki) anlamında kullanılıyor.


not: Merak edenlere yazalım Arapça kerhen,zorla,istemeyerek,istemeye istemeye anlamlarına geliyor.